F arkında mısınız? Bunlar, geldi geleli ülkenin başından 9 seçim mi ne geçmiş? Ama hileyle, ama trafo kedileriyle, ama kömür-makarnayla vesaire… O kadar çok yöntem geliştirmişler ki kazanmak adına. Ve hep de başarılı olmuşlar bunca foyaları ortaya çıkmasına rağmen. Sizce neden? Bence işin iç yüzü çok daha derin!
İsterseniz geçen Pazar günü, cumhurbaşkanlığı seçimlerine
geri dönelim. Seçim sandıklarının birinden yaşanmış bir anektoda, gidiverelim.
Komşumuz, kendinin ve mahallesinin oylarına sahip çıkabilmek
adına seçim görevlisi olarak yazdırdı kendini. Gün boyunca, çok gerginlik
çıkacak diye kendi de gerilmiş fakat, 3 aday ve tek pusula olunca işler çok
daha kolaylaşmış tabi. Sıra yok bişey yok. E tabi katılım oranının da son 12
yıla göre çok düşük olduğunu gözönünde bulundurursak…
İşte akp’li bir görevli, durmadan akp aleyhine söylemler
yapıp duruyormuş, en aşırısından ama. E komşu rahatsız olmuş kıllanmış(akp’li
değil komşu). Sen akp’lisin neden bu kadar yeriyorsun partini, yoksa nabız
ölçmek, ağız yoklamak için mi yapıyorsun bunları dediğinde görevlinin verdiği
cevap ne olsa beğenirsiniz: “Çalıştığım işyerinin patronu bizi zorla akp’ye
kaydettirdi. E çıkamıyoruz da” Nedense şaşırdım buna da. Ama bizim bilmediğimiz
ne baskılarla cumhuriyetin varlığına ihanet ediliyor, ancak o partinin içine
girenler bilir. Tek dileğim, allah herkesin gözünü açsın, herkes UYANSIN!
Başka… Yakın bir arkadaşımla onun bir tanıdığı ve ben.
Çamlıca tepesine çıkmıştık bir akşam. Manzara, ışıklar derken İstanbul
alabildiğine güzeldi. Konumuz İstanbul’un güzelliği değildi tabi tahmin
ederseniz. O tepeye üçümüz, akp ile meşhur pensilvanya dedikleri cemaat
kolkolayken, cemaat daha paralel değil, devletin içinden tam anlamıyla dik
geçerkenki zamanlarda çıkmıştık. Konu konuyu açmıştı. Hafiften bana akp gençlik
kollarına kaydolmam konusunda tavsiyeler veriyorlardı. İşe gireyim, ekmeğim
garanti olsun, refah içinde rahat rahat yaşayayım vesaire nedenler öne
sürüyorlardı. Hem, sakalım ve uzun saçımla da hacılar gibi görünürmüşüm, yani parti
içinde baya sevilirmişmişim. Ha, ben hayır katılmayacağım cevabını nasıl
söylerim derken o arkadaşın ağzından şu sözler de döküldü: “Düşüncesi akp’ye o
kadar ters, o kadar düşman var ki içerisinde. Bakma sen akp’nin güçlü olduğuna,
herkes çıkarı-menfaati peşinde. Herkes o pastadan pay istiyor.” Yani,
kozmopolitliğine hayranlık(!) mı duysam, yoksa Türk insanının sadece kendini
düşünmesi, çıkarcılığı ve başkalarına sırf kimliklerinden duyduğu nefretten
dolayı ne kadar garipleşebileceğini gördüğüm için şoka mı girsem, bilememiştim.
Ama aklımda kalan tek şey, aydınlanmıştım. Akp’nin neden var
olduğunu, hangi nefret ve kinin var ettiğini görmüştüm ve ben, o gece
kesinlikle değişmiştim. Daha doğrusu nettim, kimliğim ve siyasi(!) düşüncelerim
kesinlikle yerine oturmuştu. Vesaire vesaire, yani o gün öyle şok olmuştum ki
duyduklarıma. Sadece bencil olanın kazandığı bir ülke olmamıza ve kendi
hemşerine bile güvenilmeyeceğini “somut örneklerle” anladığım o gece,
BÜYÜMÜŞTÜM!
Bu yüzden, bence akp’nin içyüzünü sizden daha iyi görebilir
ya da hayal edebilirim. Hatta bu yüzdendir ki Soma’daki vatandaşlarımıza hiç
KIZAMIYORUM bile. Sadece onlara mı? Gözleri, kalpleri kararmış, kurtarılmasını
dilediğim bir çok kesimin de akp’ye oy yağdırmasına da kızamıyorum. Soma’ya
gelecek olursak. Dünya tarihinin en büyük madenci kazası olarak tarihe geçti.
Herkes 301 diyor ölen madenci sayısına fakat bir de yaşayanlara gidin sorun,
herkesin ağzından en az 750 rakam çıkıyor. Daha girilmemiş, açılmamış bölmeler
varmış vesaire. Kısacası çok gözönünde bir yer. E hükümetin zihn-i yapısını da
az çok bileceğinize göre. Bence oradaki baskının/şiddetin boyutları o kadar
büyük ki? Alternatif/sosyal medyaya ulaşamayacak şekilkde karantinaya
alınmadıklarını kim garanti edebilir ki? Acaba soma halkı kendisi mi oy verdi,
o pusulalara tercih mührünü kendisi mi bastı? Hileleri açığa çıkarabilecek
fırsatı bulabildiler mi sanıyorsunuz?
Muhalefetimiz muhalefet olaydı, acı çekmezdik bu kadar! Zorla ekmel'e oy vermek düşüncesinde olanlarımız kadar, zorla selahattine veya zorla da tayyip'e oy vermek zorunda kalanlarımız da vardır!
Öyle dertliyim ki bu konuda... Nasıl oluyor aklım almıyor. Uyan Ülkem diye diye bir hal olduk ama millet salaklığa devam ediyor. Çok güzel söylemişsin de bir şeyin değişeceği yok :(
YanıtlaSilwww.seleninevcilikhayatı.com
salaklık değil asıl olay çıkarcılık işte. Millet uyanık da yanlış açıdan bakıyor işte. Aptal dediğiniz bir kesim var ama onları da bugüne kadar bilerek cahil bırakmış, toplum düzeni(!) denen şey. Akp o sessiz yığını da yönetmesini, arkasına aldı biraz da.
YanıtlaSilCok haklisin vallahi
Sil