Dişilik Mi, Kişilik Mi?

S on birkaç gündür düşündüğüm konuydu. Hani “önemli olan iç güzellik mi dış güzellik mi?” diye başınızda gıcıklık yapan sorular vardır ya… Onun gibi bir şey işte; hem klişe hem de derin(tabi bana sadece zavallı bir klişe olarak geliyor o soru). Son zamanlarda çok fazla bilgi kastım, biraz rahatlamanın zamanıdır öyle değil mi?

      Bakalım önce “dişilik” tarafından. Kaba tabirim için kusura bakmayın, sadece “kişilik” ile bir kafiye tutturmak istedim. Kişiliğin aksine dış görünüşü belirtiyorum. Çekiciliği, saflığı, güzelliği ya da duru bir cilde sahip olmayı. Yani kabuğu/kabı/ambalajı  iyi olan kazanır mı? Ay ne diyim valla bence kazanıyor. İnsanın kişiliğini görmeden önce dişiliğini görüyoruz. Dişilik görmeden kişiliğe de ulaşmak ne kadar mümkün, eğer telepatik birisi değilseniz?

      Dişilik dediysem başkasına benzemek ya da bir kalıba sıkışmak hiç de hoş olmaz açıkçası. O dişiliğin bir anlamı kalmaz yoksa. Bazı insanlar hani “çok ünlü güzellere” benzetilir ya, işte o çok vahim bir durumdur. Dişi olduğunuz kadar kendinize de özgü olmalısınız. O dişilik başkasında bulunmamalı ki vazgeçilemez ve popüler olabilesiniz, bir itibarınız olabilsin ve eğer ki bir konuda hak mücadelesi yapıyorsanız lafınızı kitlelere dinletebilin.

      Efendime söyleyim soracağınız soru şu olacaktır; “Sen kimsin ayol, Dişi misin dişli misin?” Bu kadar şeyi nereden biliyor olabilirim değil mi? Tamam dişi olmayabilirim, daha doğrusu dışarıya yansıyan bir dişiliğim yok. Fakat potansiyelim var. İçimdeki dişilik dışa taşmayı bekliyor, adeta gün sayıyor. Bazen de taşıyor, taşmıyor değil. Dişli miyim peki? Oldukça… Olası bütün rakiplerimi ezer sindirir geçerim, hiç kuşkum yok. Fakat rakibim olmazsa eğer o dişler neye yarayacak? Ha dişiyim, ha dişliyim… Ya da hepsi var bende. E o zaman üçüncü kişilere de “maşallah” demek düşer(değil mi?).

Kaynak: stylehasnosize.com

      Kişilik var bir de değil mi? Ay bakın o çok önemli. Olmayınca olmuyor efendim. Kişiliği olmayan birisiyle karşılaştığınızda yaşadıklarınızı hatırlayın lütfen. Nasıl ki canlıların yapıtaşlarında Karbon, Hidrojen, Oksijen ve Azot temel atomlar ise Kişilik de işte öyle birşeydir. Fakat yeterli midir? Sadece kişilik sahibi fakat dişilik ile alakası olmayan insanları getirin gözünüzün önüne. Ne kadar parlamışlar, ne kadar büyük işlere imza atabilmişler? Ya da hayata katkıları ne boyuttadır? Ezen midir ezilen mi? Yaptıkları hak mücadelesi ne kadar ses bulabilmiştir?

      Gelelim fasulyenin faydalarına? Bu kişiliğin “turnusolü” nedir? Tamam bir maddenin pH’ını tahmin edebilirsiniz ama insandaki kişiliği tahmin edebilir misiniz? Blogumla genel olarak alakalı, dar ve güncel bir perspektiften size bakış açısı sunacağım. LGBTİ hakları! Bugün birleşmiş milletler bir toplantı yaptı! #UPR21 hashtagi sayesinde benim de haberim oldu. Ülkeler birbirine tavsiyede bulunurken Türkiye’ye haklar ile de ilgili tavsiye ve uyarılarda bulunuldu(e yok saymak için harcanan efor BM’yi bile rahatsız etmiş haliyle). Sonrasında da Türkiye adına konuşan biri; “LGBTİ’lerin hakları var, yasal düzenleme yapılmaması ayrımcılık var anlamına gelmez” gibi laflar etti(Hukuk devleti anlayışına ters). Tabi haksız tahrik indirimlerini de yalanlamış bu kişi. Tam bir Türk geleneği, kimse kusura bakmasın(Büyüğe güçlüye hesap verirken yaptıklarını gizlemek, ikili oynamak)! İşte bu kafa yapısındaysanız bilin ki bir siyasetçisiniz. Dişilik mi Kişilik mi derken kişilik kısmını konuşmanız tamamen vakit kaybıdır, gereksizdir, haddiniz değildir.

      İlla birini tercih etmek durumunda da değilsiniz bence. Tek bir seçenekte sınırlı kalmak zorunda değilsiniz. Ya da dişiliği de kişiliği de reddedebilirsiniz tabi ki. Ama lafın kısası, ya da kıssadan hisse şu ki; “Ay ben cinsiyet geçiş sürecinde kişiliğime dişilik ekleyemezsem kafayı yer içime kapanırım!” Tabi dişiliğin içi boşsa(kişiliksiz dişilik yani) bir işe yaramaz. Ama bu benim umrum değil, ilgilendirmez de beni. Çünkü kişilik sahibiyim(şükür).

      Not: Seda Akgül bu konuyu benden daha önce ele almış(sanırım).