22 Mart 2014 Cumartesi

Eşitiz Ama Farklıyız




      İlkönce şaşırmak istiyorum, aaa! Siz eşitlik ve aynılığı eş anlamlı kavramlar olarak mı düşünüyordunuz? Öyle mi biliyordunuz? Peki kim öğretti size bunları? Okul mu? Hani şu transfobik, homofobik, alevifobik vs. ama ENGİN BİLGİLERİN KAFAMIZA KAZINDIĞI hipnoz yuvası mı?


      Eşitiz evet, çünkü birer canlıyız. İnsanız demedim dikkat edin, insan olmayan canlıların da bizim kadar hakları yok mu? Onlar da yaşamıyor mu? Hiç mi hisleri yok? İçgüdüleri olduğu söyleniyor, fakat ya onlar da birer DÜŞÜNCEYSE? Evet, okulda öğrendiğimiz bir şey daha vardı, hayvanların içgüdüleri vardır diye. İnsanları hiç düşündünüz mü? Bizim hiç mi içgüdümüz yok? Bir dikkat edin, sadece günlük yaşamınıza yapsanız bile yeter benim için. Zamanla öğrenilmiş davranışlardan, ezberlenen yollardan bahsetmiyorum. Daha temel; yemek yeme, tuvalet yapma veya arabanın altında kalmamak için kaçma refleksi. Hoş bunlar da öğretiliyor, fakat içgüdü olarak değil(sanırsam). HA! Ya da; hislerimiz, içimize bir öküz oturur ya bazen, sonrasında da birinden kötü bir haber alırız, belki de bir beyaz tüy görürüz, meleklerimizin bize verdiği mesajları. Daha sonrasında ise hiç tahmin edemeyeceğiniz güzellikte bir olay/talih kuşu gelir konar başınıza. Tabi çok da bir farkımız yok, ama aynı da değiliz, EŞİTİZ!

      Eşit demişken, en çok da haklarımızın eşit olmasını isteriz değil mi? Hayvan-insan arasındaki benzerliklerden bahsederken şöyle düşünmüş olabileceğinizi tahmin ettim bazılarınızın; “E onlar da vergi ödesin, askerlik yapsın, üniversite okusun, hapse girsin, evlensin…” İşte tam olarak da bahsetmeye çalıştığım şey buydu. Eşitlik, aynılık demek değil! Bu saydıklarım insanların kurmuş oldukları, insanlara özel ve uygun bir hayat prototipi. Yani, hayvanlarım buna uyum sağlamalarını bekleyemeyiz. Ha, napsınlar, ÖLSÜNLER Mİ? Hayır! Buna evet diyecek olan bir insan da yoktur zannımca. Fakat, bize benzemeyen insanları dışladığımız için, hayvanlar da bize benzemediğinden dolayı insan ırkının “geneli” tarafından öyle ya da böyle dışlanıyor(yani dışlama illa eziyet etme veya can yakma değildir, aksine bunlar en uç örneklerdir ve toplumca hep uçları oynuyoruz nedense, bir denge menge yok). Çünkü o farklı. E kendi toplumumuza dönecek olursak, özellikle eşitlik ve aynılık birbirinden farklı düzlemlerde iki kavram diye neden özellikle belirtiyorum? Bu aynı olmak üzerinden kurgulanmış “eşitlik hikayesi” hiç kimseyi eşit kılmıyor, adalet sağlamıyor, türlü ayrımcılıklar sözkonusu oluyor, hem insanlar, hem de insan-hayvan arasında. Bana göre en temelde sorun olan ve insan haklarında hatırı sayılır bir sıçrama gerçekleştiremememizin nedenlerinden biri de bu eşitlik ve aynılık kavramlarını bir türlü çözüp iki ayrı düzlemde konular olduğunu farkedemeyişimizden dolayıdır.

Bu da orjinal çalışmaya gönderilmiş postmodern(!) bir gönderme.
Aristoktratlar sizi
      Kıssadan hisse (ha unutmadan farklılıklarımız bizim kimliğimizdir) eşitlik aynı olana değil farklı olana adalet sağlayabildiğinde EŞİTLİK’tir ancak. Kimse sırf adaleti bulabilmek için kimliğinden vazgeçmek zorunda kalmamalıdır, onu doğrudan veya dolaylı vazgeçirmeye çalışmak kesinlikle SUÇTUR! Hem bu dünyada, hem de AHİRETTE bunun vebali ağırdır. Kimse kimsenin kaderine veyahut yaşamsal haklarına, özgürlüklerine müdahale edemez. Başkasına zarar verecek bir oluşum ise onu durdurmak, adaletsizlik değil adaletin ta kendisidir, kangren olmuş bir sorunu çözmektir. LGBT, alevi, süryani, ermeni, ateist, kürt, zaza, yahudi, azeri, laz, çerkez… Hayır, bir de bu kadar zengin çeşitliliği de saymaya mecalim yetmiyor. :D Ve birbirlerinden farklı ama kesişebilen “benzersizlikler”. Hepsini bir potaya nasıl sokabilirsin ki, sırf eşit kılmak adına?
Sosyal Medyada Paylaşın:    Facebook Twitter Google+ Stumble Digg
 photo geri_zpsvjjlxydp.png  photo ileri_zpsmnpu8fzu.png

0 yorum:

Yorum Gönder