T-Der İstanbuldaydı

B ilmeyenler için T-Der Herşey twitter hesabından duyduğum etkinlik ile başladı. Cinsiyet geçiş sürecinin konuşulacağı bir seminer olacaktı. Birkaç il düşünülmüş ve bunlardan biri de İstanbul’du. LGBTİ dernekleri içinde çalışmalarını merak ettiğim için çok da iyi bir fırsat oldu.



17 Ekim saat 14.00 gibi başladı sunum. Sabahki dersime geç kalıp bitmesini bekledikten sonra tam da 2 de başlayan dersimi ekerek gelmiş bulundum Taksime(TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul şubesi’nde gerçekleşti). Erken geldiğim için İstiklal Caddesini de turlayayım istedim, hem hoşlandığım herife hediye bakayım, hem de Türkiye’de ki trans kadın mahpusların işlemelerini de satan LimboConsept’e bir uğrayayım… Bacılarımın ellerine sağlık, maalesef bir şey alamadım ama oldukça el emeği göz nuru işler üretmişler, bir şekilde de satışa sunmuşlar. Azmin zaferi mod on yani. Hapishaneden çıktıktan sonra yine biraraya gelip daha çok üretmeye ve satmaya fırsatları olur İNŞALLAH! Ama herife çok yerinde bir hediye aldım, sevindi ilk sen hatırladın dedi. Ay çok şirindi ya mutlu olurken

Neyse biz olay mahaline(ahah) geri dönelim. Allah tarafından kaçıncı kat, hangi odada yapıldığını BULDUM! Bulduruldu bana arkadaşlar. Dernek kurucularıyla da tanıştıktan sonra yavaş yavaş toplandık, sayıca azdık ama oda da küçüktü zaten, dolu dolu idik bence. Yeniden doğdum adında da kitapları çıktı, trans geçiş süreciyle ilgili 30 trans birey ile yapılan derinlemesine mülakatlar ile oldukça sistematik bir çalışma olmuş. Böyle devam ettiklerinde bir kütüphane bile oluşturacaklarına inanıyorum.

İlkönce Barış bizlere derneği, kuruluş amaçlarını ve derneğin yaptığı çalışmalardan bahsetti(geçiş süreci danışmanlığı, t-kafe, Salı sohbetleri, yeniden doğdum kitabı). Aktivist bir dernek değil(anladığım kadarıyla), cinsiyet geçiş sürecinde standardizasyon eksikliği ile ilgili yaşanan sıkıntıları sona erdirmek için kurulmuşlar. Sonra Aras, trans bireyler hakkında genel bir giriş yaptı. Barış’ın anlattıklarını detaylandırdı. Şu an 150-160 civarı trans bireye danışmanlık verildiğini söyledi ve başvuran insanlarla önce bir görüşme yapılıyormuş, sonra danışman atanıyormuş. Öyle 500-1000 kişi hedefleri de yok, her gelen kişiyi kabul etmeyebildiklerini söyledi. Bu arada bir not daha düşeyim, hormon ilacı KESİNLİKLE ÖNERMİYORLARMIŞ! Sonuçta hormon kullanımı büyük bir sorumluluk, kulaktan dolma bilgi ve dozlarla asla alınmaması gerekir. Ya da sürece girmek istemeyenleri gir diye gaza getirme, isteyenleri de bir şekilde vazgeçirme OPSİYONLARI TABİKİ DE YOKMUŞ! Aklına takılan olursa diye bunları da not düşmekte fayda gördüm.

Sonra Doğa Asi Çevik, trans kadınlar özelinde cinsiyet geçişini anlattı. SGK’da kazandığımız haklardan bahsetti, askerlik sürecine değindi(özellikle de mavi kimlikli trans kadınlar için). Ayrıca, ne olursa olsun ilkönce maddi ve manevi yönden güçlenmemizi, yüzümüze veya göğüslerimize de estetik yaptırmak istiyorsak en az 1,5-2 yıl düzenli hormon kullanıp ondan sonraki sonuçlardan memnun olmazsak o zaman estetiklere başlamamız gerektiğini belirtti. Şu anda Türkiye’de trans kadınların yaptıkları meslekleri konuştuktan sonra seks işçiliğine de değindi.

Deniz Eren Mutlu da bu bahsettiklerimin trans erkekler için olanından bahsederken genital bölge ameliyatları da olmadan verilen mavi kimlik vakalarını da anlattı. Aslında Deniz, içlerinde en çok konuşan konuşmacılardandı. Yeniden Doğdum kitabı ve başvuran trans bireyler hakkında ise trans kadınların erkeklere oranla çok daha az olduğunu keşfetmişler(ki bu benim de çok aklıma takılıyordu açıkçası)

10 dakikalık bir ara verildi ve işin hukuk ayağını konuşmak üzere de Av.Sinem HUN konuşmacı olarak yerini aldı. Aaa, o on dakikalık molada az buçuk sıkışmıştım. Baktım bizim katta tuvalet yok. Çıktım bir üst kata. Karşımda kadınlar, yan tarafında da erkekler tuvaleti duruyordu. Ortalık tenha idi, biraz tırstım biri görür de müdahale eder münakaşa çıkar diye. Öyle böyle değil ama, nasıl yürüdüğümü ben de bilmiyorum VE KADINLAR TUVALETİNE GİRDİM. Bu kadar özelimi yazmam yeter.

Mola bittikten sonra hukuk kısmını konuşurken TMK(Türk Medeni Kanunu) 40.madde üzerinden gittik. İbareler belli, cümle cümle ayırarak kartonların üzerinde büyükçe yazarak dikkatimizi çekmişti sayın HUN. Maddeyi parçalamıştık, parça parça incelemiştik. Yazan her cümlesinin bir de gerekçesi oluyormuş. Üreme bakımından sürekli yoksun olma hali hariç. Onun işte hiçbir gerekçesi yokmuş. Ki bu şart üzerinden çokca konuştuk. Hoş, gerekçesi olanlar ise trans bireyleri yaşamdan izole edici, aile kurmalarını ve biyolojik yollardan çocuk sahibi olmasını engelleyici birçok hak ihlali barındırıyordu. Bu hali de 2002’de yapılan bir düzenleme sonucu günümüzdeki halini almış. Herkes, hatta hiç kimse cesaret edemesin diye konulmuş saçma sapan şartlar işte… İlk kez Bülent Ersoy için çıkarılan yasada ise sadece Nüfus Müdürlükleri ile işimiz oluyordu. Şimdi ise, hastahanesi psikoterapisi, avukatı mahkemesi, dıdısı bıdısı… AY SUNUMUN SONLARINA DOĞRU FENALIK GEÇİRDİM ve açık açık cinsiyet “değiştirmeye” korktuğumu da dile getirdim. YAHU! Hayır anlatacak dile dökecek kelimem de kalmadı, neresinden tutsan ayrı bir hak ihlali, ayrı bir keyfiyet.

Bugün benim bir daha anladığım şey; EĞİTİM ŞART! Trans bireyler konusunda birsürü cahil insan var ve bu bizim yaşamlarımıza oldukça ağır zararlar veriyor. Başarısız ameliyatlardan tutun uzayan mahkeme süreçlerine birçok alanda…

Bu da T-Der'in yaptığı araştırmaları bir araya getirdiği
"Yeniden Doğdum" kitabı. Dernekle iletişime geçerek
ücretsiz olarak elde edebilirsiniz.