T ürkiye’de yaşayan transeksüelleri ilgilendiren en temel şey; “CİNSİYET GEÇİŞİ” bir “toplum”da yaşadığımız için o toplumun yasaları, kanunları, anayasalar falan da oluyor haliyle. Peki trans bireylere istediklerinde cinsiyet değişim hakkını veren yasamız ne halde? Gerçekten kazanılmış bir hak mı? Trans Danışma Derneği’nin İstanbul sunumundan esinlenerek yasamızı parça-pinçik edeceğim.
Öncelikle şu kısa bilgiyi vermek isterim ki, Turgut Özal tarafından Bülent Erosy’a “pembe kimlik” vermek için yürürlüğe giren bir yasanın değiştirilmiş halidir. Günümüze kadar gelen düzenlemeler ile ne hale gelmiş, bize ne yararı var, hangi yönden zarar veriyor, bunları inceleyeceğiz.
TMK Madde 40. Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, Şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak, iznin verilebilmesi için, istem sahibinin onsekiz yaşını doldurmuş bulunması ve evli olmaması; ayrıca transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu bir eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmî sağlık kurulu raporuyla belgelemesi şarttır.
Verilen izne bağlı olarak amaç ve tıbbî yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiğinin resmî sağlık kurulu raporuyla doğrulanması hâlinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verilir.
Hukuk Düzleminde Tarihçe
1988 yılına Kadar cinsiyet değişimleri
sonrası yeni kimlik verimine dair bir düzenleme yok, aksine trans geçiş
sürecini tanımayan bir hukuk yapısı söz konusu idi. Yani, cinsiyet geçişi yapan
insanların “yeni” cinsiyetleri nüfus kayıtlarına işlenmesi yargıtay tarafından
kabul EDİLMİYORDU! Fakat Eski Medeni Kanunun 38.Maddesi(Hakimin hükmü olmadıkça
ahvali şahsiye sicilinin hiçbir kaydı tashih edilemez) ve Nüfus Kanunu’nun
46.Maddesi(Yaş, ad, soyad ve diğer kayıt düzeltme davaları…) yol gösterici idi.
İlk cinsiyet değiştirme hakkı, Eski Medeni Kanun’a bir yasa ile değil, mevcut
bir yasayı düzenleme yoluna giderek ek bir fıkra ile tanımlanmıştır. Bu
maddenin tanımlanması da ülkemizde cinsiyet değişikliği için ilk dava açanın
bir ses sanatçısı olması(Bülent ERSOY) sayesinde gündeme gelmesi hukukçuların
dikkatini çekmiştir. Ki bu düzenleme “Bülent ERSOY” yasası olarak da bilinir ve
dillendirilirdi. Bülent ERSOY’un üçüncü dava girişimi, bu sefer yasaları ve
gelecekteki bütün transseksüelleri etkileyecek o maddeyi yasalarımıza soktu.
Madde 29 / 2 fk: (Ek fıkra:
04/05/1988 - 3444/2. md.) Doğumdan sonra meydana gelen cinsiyet değişikliğinin
asgari sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi halinde nüfus sicilinde
gerekli düzeltme yapılır. Bu konuda açılacak davalarda cinsiyeti değiştirilen
kişi evli ise, eşe de husumet yöneltilir ve aynı mahkeme, varsa ortak
çocukların velayetinin kime verileceğini de tayin eder, cinsiyet değişikliği
kararının kesinleştiği tarihte, evlilik kendiliğinden son bulur.
Yasa bu haliyle mahkemeleri
sadece cinsiyet değişikliğini tanıma ve onay kurumu haline getiriyor, aynı
zamanda sağlık kurulu raporu konusunda da oldukça belirsiz bir ifade yer
aldığından ötürü karışıklıklar yaratıyordu. Fakat evli transseksüeller
unutulmamış, cinsiyet değişikliklerinden önce yapılan evlilikler ile ilgili
hükümleri de belirtmekten kaçınmamışlardı(olumlu mu olumsuz mu evlilik kısmı,
tartışılır). 2002 yılında gelen düzenleme ile Alman Transeksüeller Kanunu’nun
ilk halinden etkilendiği öne sürülen bir yasamız oldu.
Neler Değişti?
- Cinsiyet Değiştirme bir sürü şarta bağlandığı için daha meşakkatli bir süreç haline geldi.
- Evlilik kendiliğinden sona erer derken, “evli olmama “şartı konuldu.
- Mahkeme sadece yapılmış operasyona onay verirken şimdi baştan sona her süreçte mahkeme sürecin büyük bir kısmını kaplıyor. Cinsiyetinizin değiştirilmesini İSTERKEN bile mahkemeye bildirmek, “yetkili” merciilerden “izin almak” ZORUNDASINIZ(mantığım almıyor, ayrıca özel hayatın gizliliği ilkesiyle de çelişen bir koşul).
- 18 yaş üstü ibaresi ayrıca eklendi.
- Sağlık raporunun standartları/kriterleri belirlendi.
- Sürekli Kısır Olma Şartı Eklendi(Üreme Hakkı İhlali)
…Değişimler neticesinde oluşan Günümüz
Şartlarını İnceleyelim…
OnSekiz Yaş Üstü
Gerekçe Olarak; “Henüz cinsiyeti
yönünden bir değişiklik zorunluluğu bulunmayan ya da böyle bir zorunluluğun
olup olmadığı belli olmayan kişilerin bu yola başvurmasının önlenmesi
bakımından en az onsekiz yaşın doldurmuş olması koşulu aranmış, bunun yanında
bu kişinin evli olmaması koşulu da getirilmiştir.” Sunulmaktadır.
Yasanın eski
halinde bu ibare bulunmamasına rağmen 29.05.1979 tarihli 2238 Sayılı Organ ve
Doku Alınması, Saklanması ve Nakli hakkında kanunun 5.maddesi - Nüfus
Planlaması Hakkında Kanunun 4.maddesi uyarınca 18 yaşının üzerinde olması
gerektiği belirtiliyor. Bu yüzden de 18 yaşından küçükler fizyolojik gelişimini
tamamlayamaz, erişkin insanlara göre daha çabuk etkilenirler(doğru olabilir)
sebepleri ile birlikte Türk Medeni Kanunu’na da bu ibare eklenmiştir.
Evli Olmamak
Gerekçe Olarak; “Toplumun temeli
olan aile kurumunun cinsiyeti belirsiz kişiler nedeniyle sarsılmasını önlemek
amacıyla öncelikle kişinin evli olmaması öngörülmüştür. Bu koşul, kişinin bu
yandan evliliğini sürdürmesi, öte yandan bu evlilik devam ederken cinsiyet
değişikliğine gitmesi, bunu eşinin ya da çocuklarının ortak yaşantıları içinde
yapmasının psikolojik ve ahlâkî tersliklerinin önüne geçmek üzere konulmuştur.”
Peki O Zaman Bir Soru; “Eski
Medeni Kanun düzenlemesinde neden evlilikler kendiliğinden düşüyor kabul
ediliyordu? Çünkü, günümüzde olduğu gibi geçmişte de eşcinsel evlilikler(aynı
cinsiyetten insanlar arasında, erkek-erkek/kadın-kadın) yasal olmadığından
ötürü, evli çiftlerden birinin cinsiyeti “değiştikten” sonra evlilikler
kadın-kadın ya da erkek-erkek evliliğine dönüşeceği için hükmen geçerliliğini
yitiriyor.”
Üreme Yeteneğinden Sürekli Bir Biçimde Yoksun Olma
Araştırmalarım sonucunda herhangi
bir gerekçesine ulaşamadığım koşuldur. Bu koşul cinsiyet geçiş sürecinin
uygulanma alanını oldukça daraltmaktadır. Hatta “yasal ama yasak” durumu da
oluşturmaktadır. Çünkü cinsiyet değişikliği için İZİN alma aşamasında, daha ilk
aşamadan kısır olmanızı belgelemeniz gerekiyor. Transseksüel yapı tanımı ile de
ayrıca çelişmektedir koşulumuz. Çünkü transseksüelliği üreme yeteneği
belirlemez, ruhsal/mental hissettiğimiz cinsiyet ile biyolojik cinsiyetimizin
birbirine uymaması durumu belirler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı trans kadın
ve erkekler ya sahte rapor almak konusunda doktorlarla anlaşma yoluna
gidebilirler -ki bazı doktorlar için ekstra kazanç kapısı OLABİLECEK bu rapor,
kendi ünvanlarını da tehlikeye atmalarına sebep olmaktadır- ya da merdivenaltı
uygulamalar ile trans bireylerin vücut fonksiyon ve bütünlüklerine, ayrıca da sağlıklarına zarar
verecek türlü kısırlaştırma operasyonları gerçekleştirmek zorunda
kalabilmektedirler. Alman Transeksüeller Kanunu’nda da “sürekli kısır olma
şartı” aranır. Fakat kanun koyucu makam burayı yanlış anlamış olabilir, çünkü
Alman Transeksüeller Kanunu’nda cinsiyet değişim süreçleri tıbbi olarak
gerçekleştirildikten sonra dava açılır ve nüfus kaydı düzeltilir.
Transseksüel Yapı, Ruh Sağlığı ve Zorunluluk Durumu
Gerekçe Olarak; “Getirilen diğer
önemli bir koşul, istem sahibinin transseksüel yapıda olması, ruh sağlığı
açısından cinsiyet değişikliğinin zorunlu bulunması ve kişinin üreme
yeteneğinden sürekli biçimde yoksun olmasıdır. Bu yolla cinsiyet değişikliği
sadece biyolojik açıdan değil, ruhsal açıdan da zorunlu olma koşuluna
bağlanmıştır. Bu koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin gelişigüzel doktor
raporlarına bağlanmaması için de uzmanlardan oluşan bir resmî sağlık kurulu
raporu alınması öngörülmüştür. Maddenin ikinci fıkrası, hâkimin iznine bağlı
olarak cinsiyet değişikliğinin gerçekleştirilmesi hâlinde, bu hususun yine
resmî sağlık kurulu raporuyla saptanması koşuluyla hâkimin cinsiyet değişikliği
için nüfus sicilinde değişiklik kararı vermesini öngörmüştür.”
Ekleyeceklerim; “transseksüel yapı”nın ispatlanması için
TMK’da bir koşul öngörülmemiştir(olumlu bir özellik). Fakat esinlenilen Alman
Transseksüeller Kanununda 8.maddesine göre kişide “karşı cinse” ait olduğuna
dair bir inanç gelişmeli ve kişi bu inancına uygun olarak en az üç yıldan beri
kendini bu şekilde yaşamaya yönelten bir iç baskı altında bulunmalıdır,
deniyor. Ayrıca sağlık raporunu veren kurul içerisinde üroloji, jinekoloji,
anatomi, cerrahi, endokrinoloji, psikiyatri ve psikoterapi uzmanları olmalıdır.
Düzenlemenin "Gerekçeleri"
Kaynak: T-Der |
Genel Gerekçe; “Yürürlükteki
Kanunun 29 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince cinsiyet değişikliği
dolayısıyla nüfus sicilinde gerekli değişikliğin yapılabilmesi için kişinin
önceden cinsiyetini değiştirmesi, bu değişikliğin resmi sağlık kurulu raporuna
dayandığının belgelendirilmesi yeterli görülmüştür. Madde bu şekliyle
mahkemeye, kişinin cinsiyetinin değiştirilmesi sonucu nüfus sicilinde
değişiklik yapma konusunda bir takdir yetkisi vermemekte, mahkemeyi âdeta bir
onay makamı hâline getirmektedir. Bu durum, gelişigüzel cinsiyet değişiklikleri
sonucu mahkemelerimizi, âdeta bir emrivaki ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu
amaçla yeni düzenlemede cinsiyet değiştirmek isteyen kişinin bu değişikliğe
gitmeden önce bizzat mahkemeye başvurması zorunlu kılınmış; mahkemenin böyle
bir izni verebilmesi bazı koşullara bağlanmak suretiyle yürürlükteki 29 uncu
maddenin ikinci fıkrasında olduğu gibi gelişigüzel cinsiyet değişikliklerinin
önüne geçilmek istenmiştir.” Medeni Kanun Madde 23 bahanesiyle kişinin kendi
cinsiyeti hakkında tashih yeteneği tanınmamış, ayrıca serbestlik verilmesi
halinde cinsiyet değişimlerinin KEYFİ uygulamalar olabileceği ve hukuki
boşluklar yaratıp trans bireylerin hukuğu/herkesi kandırabileceğini düşünmek
İSTEMİŞLER! Ya da “erkek(!)” doğanların zorunlu askerlikten kaçmak adına
cinsiyetlerini değiştirmek isteyebileceklerini düşünen, transseksüellikten,
cinsiyet geçişinden ve trans bireylerin psikolojisinden habersiz cahil bireyler
“hak hukuk ihlali olmasın” bahanesiyle transfobilerini kusmayı ihmal
etmemişler. Vereceğim kaynaklarda da okuyacağınız üzere, cinsiyet değişim
hakkının engellenmesi adına yoğun bir mücadele verilmiş alakasız insanlar
tarafından.
Bir Değişiklik Önerisi
Öneri Hal; “Cinsiyetini
değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet
değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak, iznin verilebilmesi için,
istem sahibinin on sekiz yaşını doldurmuş bulunması ve transseksüel veya
interseks yapıda olması gerekir. Tıbbi yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme
ameliyatı gerçekleştirildiğinin resmi sağlık kurulu raporuyla doğrulanması
halinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar
verilir.”
Gerekçe; “Mevcut düzenleme
transseksüel bireylerin cinsiyet değiştirme hakkını ölçüsüz biçimde
sınırlandırmaktadır. İnterseks bireylerin cinsiyet değiştirme hakkı ise hiçbir
biçimde göz önüne alınmamıştır. Ruh sağlığı açısından zorunluluğun kanıtlanması
ve evli olma koşulu bu yönleriyle bireylerin temel hak ve özgürlüklerin ölçülü
sınırlandırılma gereği ile çelişir. Cinsiyet değiştirme durumunda evliliğini
sürdürmek istemeyen eş için cinsiyet değiştirmenin boşanmaya haklı neden
oluşturacağında kuşku yoktur, ancak evlilik beden üzerindeki tasarruflarda
özgürlüğü bağlayıcı olamaz. Ruh sağlığı için zorunlu olma koşulu ise oldukça
keyfi bir koşuldur. Bireyin cinsiyet değiştirmesi için mutlaka derin travmalar
ya da psikiyatrik hastalıklar yaşıyor olması gerekmemelidir. Nihayet nüfus
sicilinde gerekli düzeltmenin yapılması konusunda cinsiyet değiştirme
ameliyatının izinsiz yapılmış olması olasılığı dikkate alınmamıştır. Böyle bir
durumda nüfus sicilinin düzeltilmemesi tabiata aykırı düşecektir.”
Eklemem; “Cinsiyet Değiştirme
Ameliyatı konusunda… Genital bölgesini değiştiremeyen ya da değiştirmek
istemeyen transların da kimliklerine istediği cinsiyeti yazdırabilmesi çok daha
medenice ve adaletli olurdu. Böylece penis-erkek ve vajina-kadın eşleştirilmesi algısı da yıkılmış olurdu. Bir de şu 18 yaş olayı, 18 yaşından önceki hayatımızda da kimlikteki değil de içimizdeki cinsiyeti dışarı yansıtarak yaşayabilmemiz olanaklı olsaydı belki bu konuya değinmezdim bile”
Son Olarak
Birçok kaynaktan incelemeler
yaptım, derleme ve sentez bir yazı oldu elbette. Fakat trans bireyleri en
temelde ilgilendiren TMK 40.madde konusu, her transın bilmesi gereken bir konu
ve elbette ki transseksüellik özelinde yazılan bu blog için de olmazsa olmaz
bir yazı idi. Kütüphanemizin demirbaş yazılarından… Hukuk, cinsiyet geçişleri
açısından önemli bir yer tutuyor hayatımızda. Bu yüzden bu konuda bilgilenmek,
ayrıntılarıyla birlikte öğrenmek ve gerekirse de çevremizdeki insanlara
anlatabilmek durumundayız. Elimizdeki hakları bilmek, uğradığımız
haksızlıkların farkında olmak ve bu haksızlıkların neden haksızlık olduğunu da
bilmek son derece önemlidir.
Kaynakça
[3]Kanun Gerekçe Tutanakları: http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d21/c073/tbmm21073011ss0723.pdf
[4]TMK Madde Madde 40 Üzerine Bir Değerlendirme, SAĞLAM(2004):
http://www.erzincan.edu.tr/birim/HukukDergi/makale/2004_VIII_2_16.pdf
[5]Hukukun Sebebiyet Verdiği Bir Acı -Transseksüellerin Hukuki
Durumu-, WILL-ÖZTAN: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/299/2805.pdf
0 yorum:
Yorum Gönder