Son birkaç yıldır modanın erkek kıyafetlerine getirdiği renkler,
feminenlikler, bunun tam tersinin kadınlar için de maskülen tarzların
da türemesi başta ben olmak üzere eminim ki toplum üzerindeki
özgürleştirici etkisi sosyal hayata öyle ya da böyle yansıyordur.
Başta ben olmak üzere demişken, sarı pantolonun(70'leri falan
saymazsak) bir daha erkekler için de üretilmesinin hemen ardından
giyen ilk kişilerdenim denilebilir. E haliyle dikkatleri üzerime
çekiyorum, hoş bundan gocunmuyorum, aksine ilgi çekmek ilgimi
çekmiştir :) Tabi sarıda kalmadım, her rengi hatmettim, çocukluğumdaki
zevksizliklere inat! Zevksizliğimi de bana ait değildi, toplumun ve
anneciğimin zevksizliğiydi. Zaten ataerkil bir toplumda bırak zevki,
bedenin bile sana ait değildir.
Öyle böyle derken üniversiteye hazırlandığım senelerde saçımı da
uzatmaya fırsat bulmuştum. Eeee gençlik çağı ya, savunman büyük ;)
Despot babama rağmen uzuyorlardı salına salına. Bir de kremi losyonu
yağı doğal bakımı derken iyiden iyiye kızları kıskandırmaya ve bir
yandan da özendirmeye başlamıştım. Gizli haset besleyenleri saçımı
kestirmem gerektiğini söylüyorlardı, fakat hiçbirini dinlemedim
hahahhh :* çok beklersiniz canım. Tabi çeşitli açıcılarla saç rengimi
açmayı da ihmal etmedim.
Diyeceksiniz ki açıldın mı? Hayır.. Hala gençlik zannediyorlar,
bazen sıkıştığımda saçımı satacağımı ya da kanser hastalarına
bağışlayacağımı söylüyorum(kim bilir günün birinde cidden de
yapabilirim). Onları sallamayı ve tepeden atkuyruğu yapmayı seviyorum,
cidden yüzümdeki o kızı daha bir ortaya çıkarıyor.
Yüz genetiği konusunda da şanslı olduğumu düşünüyorum. Vücudumun da
öyle. Bu faktörler saçımla birleştiği zaman dışarıda kendime
"hanfendi" ya da "kızım" dedirttirebiliyorum, ya da en azından
"beyfendüüğğ" demiyorlar. Bu bile bir kazanımdır.
Fakat zurnayı zırtlatacağımız noktaya geldik; EPİLASYON,KIL TÜY...
Yaz için eve dönerken aldığım bacaklara bakan annem sorguladı beni
"kıza mı benzemeye çalışıyorsun" diye?? Yani biryerden sonra toplumsal
cinsiyetlerin arkasına gizlenemiyorsun.. Trans geçiş sürecine
başlayacak kıvama gelmişim.. Tabi Gezi Parkı eylemleri öncesi hiçbir
fikrim yokken, şimdi açılmadan bile gerçek hayatta "Susma Haykır
Translar Vardır" kıvamına geldim :) Tabi herşey yavaş yavaş oturacak.
Yani cinsiyet dediğin öyle hop diye değişmez, yıllarını alır senden.
Aslında kafamda birsrü kombin yapıyorum, moda konusunda hatrı
sayılır müridim var denebilir, en azından fikir soruyorlar ya da moda
konusunda tartışabiliyoruz en hararetlisinden aha aha ahhaağğ(Ortega
mod on -_-)..
Tabi bir yerden sonra nefsini körlemiyor bunlar, daha fazlasını
istiyorsun, akacak ruh bedende durmuyor, ruh bedeni kendine uydurmaya
çalışıyor.. Ya trans prosedürlerini başlatırsın ya da toplumsal
cinsiyetin ortadan kalkmasını beklerken gençkızlığını heba edersin hiç
uğruna. Sırf can güvenliğin için..
Ama şundan eminim ki; ASLA ERKEK BEDENİMDE ÖLMEYECEĞİM!
Kaan'a seni yolda görsem tanırım demiştim önceleri. Sonra anladım ki tanıyamazmışım ama seni tanıyabilirim sanırım. =))
YanıtlaSilAyrıca da bu cesaretine ve kararlılığına hayranım. Nefsini köreltmek diyosun ama onun sonu yok. Her zaman daha fazlasını istiyo. Galiba biraz mahrum bırakarak köreliyo. =)) Figthing! :)
Ahahahh elini kolunu sallaya sallaya bul beni :D Teşekkürler eşliğinde diyorum ki, nefsi körlemekten kastım dış görünüşümü bir anda değiştirirsem ortaya ortaçağ cadısı gibi birşey çıkabilirdi.. Yani duygularımı bastırmayı öyle çok düşünmedim :D Tepki çekmeden yavaştan yavaştan vericem şerbeti millete :)
Silgereçekten cinsiyet değişimi darbeden demokrasiye geçiş kadar - illa dokunacağım ya şu darbeye :)- sancılı bir süreç. umarım en az zarar ve en doğru kararlarla atlatırsın misss
YanıtlaSil68'li devrimcilerden misin :D ama dediğin kadar var gerçekten.. Her ülkede böyle değil ama yazıdaki bahsettiğim faktör cinsiyet değişimi aşamalarını hafifletiyor. Mesela arjantinde hiçbir sürece tabi olmadan istediğin cinsiyeti yazdırabiliyormuşsun. Birkaç ülkede de zorunlu ve sürekli kısırlık aranmıyor. İnşallah bakalım.
YanıtlaSil