20 Eylül 2013 Cuma

Biraz zaman geçti ama; HİSSETTİKLERİM


  Selamlar olsun canlarım benim. Son birkaç zamandır neredeyse her gün bir post yayınlamam neticesinde gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkür ediyorum yavrum fakat bu kadar ilgi karşısında bazı terslikler de oldu ve cep telefonumdan google'ın arayüz azizliğine uğrayıp artık fotoğraf atamamam neticesinde postlarımda biraz gecikmeler yaşadım. Ama nazardır ama değildir bilemem ama çok özür diliyorum bu durum için. Ve evet ben de sizlere yazmayı, aslında direkt olarak sizleri özledim.


  İşin korkunç yanı internet servis sağlayıcılarının yaptıklarımızı da aynı zamanda kaydediliyor olması. Yok neymiş üçüncü şahıslarla paylaşılmıyormuş(YALAN)! Hem paylaşılmasa bile senin eline geçiyor bre faşist, benim için bu da yeter. Kaldığım bölgeden biraz uzak ve wi-fi bulunan bir cafe'ye gitmek için birkaç gün düşünüp sonunda soluğu aldım. Gizlilik uğruna, sizlere ulaşmak uğruna yaptığım ajanlığın haddi hesabı yok ahahahah..

  Cep telefonumla hep yazacaktım blogu ama yemin ediyorum yeni mobil arayüzler ve geçen zaman illa işimi zorlaştırıyor. Fakat direnmeye devam. 

  Ne diyordum, hissettiklerim. Evet birkaç gün önce(bu postu asıl yazmayı planladığım zamanda) öyle karmaşık bir haldeydim ki genel olarak. Yani kısır döngüde gibiydim. İstanbul'a dönmek sevindirici ama erkek rolü oynamak ve sırf bunu yaşamak zorunda kaldığım için yapmak çok zoruma gidiyor. Hatta bazen öyle bir kaptırıyorum ki arada trans kadın değil miyim acaba yoksa ben de bir eşcinsel erkek miyim dediğim oluyor. Bunu düşündüğüm anda bir yuh çekiyorum kendime sayın seyirciler. Tamam sadece bir yönelim olabilir(nefrete maruz kalıyorlar ama bunu es geçmemek lazım) yani düşünsenize ameliyat hormon terapi ve yıllarından götürecek bir masrafın olmayacak. Öbür yönden bakıyorsun da CİNSİYET DEĞİŞİMİ... Hele ki cinsiyetlerin kapkalın çizgilerle ayrıldığı ülkelerde bu süreç daha vahim bir şekilde gerçekleşiyor. Buna transların dayanabildiğini söylemek ise güç. Sonuçta insanız, ben değişimleri kaldırabilecek bir kızım fakat gerçekten Türkiye şartlarında çok çok çok büyük bir değişim. Aslında çözüm QUEER'likte. Ya da Arjantin'in cinsiyet kimliği yasalarında(tatlım hiçbir tedaviye maruz kalmaksızın kimlikte cinsiyet değiştirilebiliyor orada, çünkü bu süreci yaşamak istemeyen ya da yaşayamayacak olan translara da zorunlu tutulması işkencedir, insanlık suçudur.)

  İstanbul'a gelmeden birkaç gün önce iyice içim sıkılıyordu. "Offf ya gitmek zorunda mıyım, birsürü angarya beni bekliyor" tarzında da üşengeçliklerim ayrılığımı iyice zorlaştırıyordu. İlk sene uça uça gidiyordum ama bu sefer öyle oldu sanırım. Çünkü herşeye rağmen bir anne-kız olarak birbirimizi sevdiğimizi farkettim(bir ara saçımı ördü yaa.. bir de çıktığımız tatilde hep kızlaaar diye sesleniyordu, tek erkek görünen olmama rağmen hihihih böyle de pollyannayım çocuğum). Tabi İstanbul'a geldikten sonra iyice bir gezdim, YÜRÜYEREK! İyi geldi. Adapte oldum yeniden. Annem "Maşallah oğlum" dedi. Aslında kendime ait(kira olmayan) bir evim olsa ne güzel olurdu, kimsenin tacizine aldıracak biri değilim, mezuniyet baloma o hayalimdeki güneş sarısı mini elbisemle katılabilir, gerçek kimliğimle çok daha faal bir kız olabilirim. Şimdilerde de birşeyler yapıyorum ama kendimi çok silik hissediyorum. Arada kendimi korumak adına da silikleştirdiğimi de farkediyorum. Bu bazen çok kötü hissettiriyor bana. İçimi de dökecek kimse olmayınca patlayacak gibi oluyorum. İşte bu bloglar icat oldu olalı millet kendi kendinin terapisti oldu, yerim blogumu da bloggerlarımı da. Takipçiler sizi de yerim. Haaa unutmadan, nasılsa samimi yazıyorum şu anda, böööyle vakum gibi öpücem sizi hatırlatın.

  Tipim demişken, arada afedersiniz hayvan gibi uzayan sakallarımı öyle serbest bırakıyorum, sanırım kadın olmaya da korkuyorum biraz, sonradan yapılan bir geçiş gibi algılanacağı için, alışma devresinde bir de kimsenin destek olmayacağını tahmin ederekten(ee her durumu düşünmek zorundayım yavrularım bildiğiniz gibi değil, ay bir de zamanla yarışıyorum yirmibeşinden sonra iyice testosteron yığını falan olurmuşum aaaaaayy KABUS LAN!) kendimi gizliyorum, kendimce korunuyorum yani. Aslında genital bölge ameliyatları konusunda baya kararsızım, hatta kimlik verileceğini bilsem o ameliyatı yaptırmayadabilirim yani, canımı pazarda mı buldum ben? AAAA!! Yani tıp fakültelerinde öğretilen bir ameliyat değil bu, hocalar kendilerini geliştirebildikleri kadar geliştiriyor, hani trans olduğun için bir yanlışlık konusunda hakkını da arayamama durumun olacağından transfobi harbiden de ödürüverir oracıkta. Bir de öyle bir süreç ki birçok arkadaşından arındırır seni. Yalnız başıma herşeye yetmeye tutunmaya çalışan biri olarak bazı durumların çok riskli olabileceğini farkediyorum. Yani her aşamada korkum tekrarlıyor kendini. Ama erkek bedeninde ölmek istemiyorum. Yani bir durum olsa da cinsiyet değiştirmem zorunlu hale gelse(intersekslik durumu, hormonların anormalliği falan) belki biraz daha rahat bir süreç yaşayabilirim. Fakat bu da hastalıkmış gibi insanlara lanse edip kendini ve bütün LGBT'leri aşağılamak ve acındırmak olacaktır ki aktivizm'e böyle hareketler zarar verir.

  Tabi bazı hayallerimi de yaşayamıyorum haliyle, yani bir güzellik yarışmasında tacım yok, bir manken ya da moda tasarımcısı-sosyolog falan değilim. En önemlisi kız değilim(bedenen) malesef. Dediğim gibi queer teori ve cinsiyestsizlik biz transları çok rahatlatacak birşey olabilirdi, fakat erkek ve kadının KİMLİĞİ BİLE FARKLI BE! Millet kafayı yemiş cinsiyetle. Bizde resmen hayatın, kişinin en temel özelliği haline gelmiş CİNSİYET! E bunu değiştirmek bu yüzden çok zor. Temelden bir değişimmiş gibi yaşatılıyor size. Gel de ölme! Ama nasıl bir yaşam sevincim varsa(maşallah deyin) intiharı düşünmedim. Çünkü intihar yenilmektir, heteroseksizme ve faşizme karşı. Eşitlik gelene kadar hayatımı da donduracaksam eğer belki de 78'imde falan artık ilk rujumu sürerim DÜŞÜNSENİZE! Hani hayatınızın bilmem kaçıncı baharında ancak kendiniz olabilme özgürlüğüne sahip oluyorsunuz. Ki ben o kadar hassasım ki saçlarımın kesilmesi fikrini bile düşünemiyorum. Hazır üniversite öğrencisiyken de istedğim gibi uzatabiliyorum, keşke bu özgürlük bütün çalışma yerlerinde olsa. Sadece bu mu? Aslında bunun yerine LGBTQIA'ların bütün haklarını iade etseler, benim için sadece yasalarda net bir şekilde yer alması bile yeter, toplummuş moplummuş hele bakışlarmış HİİİÇ UMRUMDA DEĞİL, bakana ben de bakarım, döner önüne, onun ne haddineymiş böylesi bir bakış atmak? Aynaya baktığında benim binde birimi görebilecekken yine de bana aç tavuk gibi bakma hakkı olamaz onda. Biraz özgüven hepimizin ihtiyacı olabilen birşey. Tabi bu sene yazın İstanbul'da olamadığım için katılamadığım Onur Yürüyüşüne seneye(2014) katılmak, İstanbul'da kalabilmek için müthiş planlarım var. Ve bence kesin tutacak. Çünkü ne zaman aklıma birşey koysam yapabilme gücünü ve nasıl gerçekleştireceğimi öğrenmiş biri olaraktan(yazar burada secret falan gerçek diyor, bir iki denemeyle bırakma, yıllarını ayır hayat felsefen haline getir bak Dünyayı da değiştirebilmek için buna ihtiyacın var demek istiyor) gerçekleştirebileceğime inanıyorum. Hatta şu anda dibimde oturan hanım kızlar şu anda onur yürüyüşünden bahsediyor. Baksanıza tesadüfe(!) ahahahah bu da bir mesajdır işte, önemli olan şu mesajları alabilmek, alın artık abi, 21 Aralık 2012'yi de atlattık, en büyük enerji kapısı da açıldı, yeni döngüye girdik, bunu kullansanıza! Tek benimle de olabilir ama yine de benimle birlikte siz de yapıverin ne olacak?

  Bu arada yediklerime baya bi dikkat ediyorum ve bol bol yürüyorum. Göbeğimi eritmek için. Evde de her gün gittim, baya ağır bir spor süreci geçirttim kendime. Önemli olan göğüslerimi belirginleştirmek için göbeğimi yok etmek, üst bacağımı inceltmek ve daha hoş bir vücuda sahip olabilmek. Bir de nasıl yapıcam şu kılları döktürme işini bilemiyorum? Asıl endişelendiğim yan kime ne yalan uyduracağım kısmı, para ikincil bir sorun..

  Ay neyse millette gidiyor, kapanacakmış gibi gerildim şimdi aaayhhh!!! Yavrularım canlarım bitanelerim unutmadan bu arada hepinizi koccamannn öpüyorum. Öptüm. Bay.
Sosyal Medyada Paylaşın:    Facebook Twitter Google+ Stumble Digg
 photo geri_zpsvjjlxydp.png  photo ileri_zpsmnpu8fzu.png

10 yorum:

  1. Kaldığın yerde internet var ama her şey kaydediliyor mu? Anladığımı sanmıyorum bu meseleyi. Ama eğer anladığım şekildeyse mümkün değil. Nayır nolamaz.. Yahu saçmalık bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Girdiğin sitelerin geçmiş kayıtları tutuluyor. Sözün özü bu.

      Sil
  2. Biz de zor bir hayatımız var diye düşünüyoruz..
    Yazdıklarını, yaşadıklarını ve yaşayacaklarını düşündükçe zor bir hayatım olduğunu düşündüğüm için kendimden utandım..

    Gerçekten çok zorlu bir süreç bu.. Her bünyenin her psikolojinin kolay kolay kaldırabileceğini zannetmiyorum.. Ama görüyorum ki sen bu konuda çok güçlüsün.. Umarım her şey umduğundan çok daha kolay gelişir ve bu süreci minimum hasarla atlatırsın..

    YanıtlaSil
  3. işte beterin de beteri var hani :( ay bakma güçlüyüm(sağol bu arada) ama bilmiyorum yani benim psikolojim nasıl kaldırır ki bunu? Ay valla iki arada bir derede kalan benim. Böööyle böyle bir garip hallerdeyim, dilimin döndüğünce yazdım. Ve inşallah :(

    YanıtlaSil
  4. sen nerelerde kalıyorsun ben anlamadı bi şey yaa net kullanman filan yasak, ajanlık yaparak yakındaki kafeye filan gidiyorsun? Biri beni aydınlatsın helpp

    YanıtlaSil
  5. hiç anlatmayım onu valla uzun hikaye. Ama cidden durumum bu yani :( eğer kendimi hazır hissedip kelimelerimi toplarsam anlatırım onu da :)

    YanıtlaSil
  6. Off çektiklerimiz ve toplumla yüz yüze zor durumda kaldıklarımız gerçekten kolay değil. Umarım istediklerini rahatça yaparsın. Kıllarını al ailen bişey demez sorarlarsada spor için yapıyorum dersin. bütün arkadaşlarım alıyo artık dersin :D

    YanıtlaSil
  7. şehir dışında okuyorum zaten, kökten almak için para biriktiricem ahahaa. Spor yapıyorum deyince kas yapcam sancak. Ahahah sonra vazgeçtim derim. Evet. Bütün arkadaşlarım alıyodan çok koku yapıyor falan diyordum ben. Ama en son benim bedenim benim kararım dicem o olcak :D

    YanıtlaSil
  8. Bu denli nefret yüklü bir ülkede özgür yaşayabilmek uzun yıllar hayal olarak kalacak bu bi gerçek. Ama bence herkes kendi özgürlüğüne sahiptir...

    bu arada seneye bende geliyorum yürüyüşeeee ^.^ mutlaka görüşeliim

    YanıtlaSil
  9. Çok ta uzun sürmeyecek. Şimdinin gençleri Antalya'da cinsiyetçi eğitime karşı erkekler etek giyip eylem yapabiliyor ise o zaman çok ta hayal olmayacak demektir. Ki sadece yasalara girsek bile yeterli, gerisinde insanlar sevmeyi ÖĞRENECEK AHAHAHAHAHA :)

    YanıtlaSil