Aslında bu yazıyı(eğer duyduysanız) misafir blogculuğun nimetlerinden yararlanıp Blog Hocam da yayınlatmayı düşünüyordum. Kendisine aşağıdaki metni olduğu gibi gönderdim, bana da cevap veri beyefendi sağolsun, yayınlayamayacağım dedi(benzer yazılar da varmış blogunda, sonra baktım hakikaten de varmış yani.) Fakat hem haklıydı, hem de hiçbir şekilde transfobik bir biçimde yaklaşmadan, gayet bir beyefendi klasıyla yapması gerekeni yaptı, bu yüzden kendisine teşekkür ediyorum. :D
Takdir edersiniz ki blog kavramı internet
dünyasıyla buluştuğundan beri website açmak, internette var olabilmek ve
kendini duyurabilmek mümkün hale geldi. İnsanlar, böylece interneti daha çok
sevmeye, kendilerince daha profesyonelleşmeye ve en basitinden; “kendini ifade
etmeye” başladı.
Bloglar hangi konuda yazılır, onlara
değinmeyeceğim zaten. Çünkü her konuda açılmış sayısız blog var. Neredeyse
herkes bir blog sahibi diyebilirim artık. Pardon, hatta bazı insanların birden
fazla blogu var, farklı konular üzerine açtığı. Ekonomi kısmına girersek geniş
tema, kod vs. seçeneği bulunuyor blogların ve hiçbir şekilde ne html, ne asp,
ne php, ne java vs. hiçbir kodlama bilginizin olmasına gerek yok. Ha illa
kodlamayla da işiniz olacaksa zaten BlogHocam başta olmak üzere bu konular
üzerine yazılmış birsürü blog var. İnternette ve demokrasilerde çareler
tükenmez.
Okunurluk oranı, ulaşılabilirlik ve
popülerlik önemli konular. Özellikle de blogu bir “internet günlüğü” olarak
kullanmıyorsanız. Mesela ben transseksüel bir kadınım ve trans bireylerin
sesini ve öncelikle de kendi iç dünyamı yansıtarak insanların kafasındaki son
derece olumsuz önyargıları ve kafalarda oluşmuş “travesti” sterotiplerini
silmeyi amaçlayarak bir blog açtım. Ve sesimi duyan insanlar oldu, röportajlar
yaptım, insanların kafasında merak ettikleri soruları cevapladım vs. Yani
insanlara kendimi duyurdum, bunca dışlanmışlığıma rağmen. Aslında bu yaptığım
bir tür “sanal aktivizm” ama konumuzu dağıtmayalım şimdi.
Ses duyurmaya gelince, son yılların trend
siteleri olan “sosyal medya” bu konuda size eşsiz bir reklam avantajı
sunuyor(ve tabi büyük oranda ücretsiz). Eğer bir blogger olmaya karar
verdiyseniz, açacağınız blogun sosyal medya ile bağını oldukça etkin bir
şekilde kurmak durumundasınız. Tabi çok daha ilginç yöntemler geliyorsa
aklınıza(paranız varsa billboardlara reklam vermeye kadar gider bu iş) onları
da uygulayabilirsiniz. Ayrıca sosyal medya aracılığıyla sizinle benzer fikirde
olan insanları da bulmanız daha kolay olacaktır(yeni arkadaşlıklar ya da sanal
ortaklıklar açısından büyük bir artı). Toplumun en çok dışlanan ve aşağılanan
kesimi olan LGBT bireyler için bu durum ne kadar önemli tahmin bile
edemezsiniz.
Belki çok önemli bir konuda(hatta
yaşadığınız ülke içerisinde toplumun kanayan yarası olan bazı sorunlar sizin de
derdiniz olmuş olabilir) dertlerinizi paylaşmak, içinizi dökmek için bile
işinize yarayabilir bloglar. Düşünsenize, yazarak rahatlamak gibisi var mıdır? Ücretsiz
terapiymiş gibi düşünün. Psikologlara harcayacağınız paranın çok küçük bir
kısmı ile belki bir domain(alan adı) satın alacaksınız ve blogunuzun prestijine
prestij katacaksınız, daha kolay ulaşılabilir olacaksınız, daha popüler ve
tercih edilir olacaksınız, kim bilir? Yazdığınız konuya bağlı olarak belki
başkalarına da yardımınız dokunacak, olamaz mı yani? Olmaz olmaz demeyin bence,
olmaz olmaz çünkü.
Ayrıca, sesinizi duyurduktan sonra da içten
ve samimi olmayı unutmayınız!(eğer okurlarınızın size sürekli olarak sadık
kalmasını istiyorsanız)
Kim yahu bu yazar?
Bana derler missstiffany. Ruhum/benliğim kadın fakat
içine doğduğum biyolojik bedenim(maalesef) bir eRRRRRkek(!!!) Bu duruma da
transseksüellik dendiğine göre, ben de bir transseksüelim.
Hatta olayın aslı şöyle oluyor ki; “Biyolojik cinsiyetinde saplanıp kalmış,
kadınlığını dışarıya çıkarmaya çalışırken etrafa binbir yalanlar uyduran, her kurduğu
arkadaşlığı belli bir süre sonra bitmek veya bitirmek zorunda kalan,
yakalanmamak adına gerekirse entrikalar döndüren 20 yaşında 19 yaş ruhu taşıyan
18'lik genç bir transkız :)”
Yazarlık ve yayın hayatınızda size başarılar diliyorum Miss Tiffany.. Bloggerlar camiasına hoşgelmişsiniz..
YanıtlaSilartık bu makalenin altında "hiç yorum yok!" yazmayacak ;)
Bu arada size dilediğiniz zaman elimizden gelen her türlü yardımı ve desteği sağlamaya gönüllü olduğumuzu da belirtelim. Neden mi? Onu da isteveyap.com a geldiğiniz zaman anlayacaksınız..
Görüşmek üzere..
Sevgiler,
Yahya Karaoğulları
Size de merhabalar yahya bey :) Asıl siz hoşgelmişsiniz benim bloguma, geleli aslında çok olmadı ama o kadar da yeni sayılmam yani :D (Temmuz 2013'den beri yazılarımı yayınlarım)
YanıtlaSilVereceğiniz destekten ötürü de şimdiden teşekkür ederim :) Sevgiler...
Serdar hocam pek efendidir. Doğru teşhis, herkese eşit mesafede durur.
YanıtlaSilİyi ki blog yazmaya karar vermişsin, hepimiz aynı ya da benzer konuları yazsak çok sıkıcı olabilirdi:)
Serdar hoca'nın askerleriyiz :D yaheyyaaaa :P en iyisini de yapar, helal olsun valla ona da :) Tam kararsızdım işte, nasıl yapacağımı bilemiyordum, biraz da Kaan'cım sağolsun tabi :)
YanıtlaSil