15 Şubat 2014 Cumartesi

Bir Blogla Duyur Sesini




        Aslında bu yazıyı(eğer duyduysanız) misafir blogculuğun nimetlerinden yararlanıp Blog Hocam da yayınlatmayı düşünüyordum. Kendisine aşağıdaki metni olduğu gibi gönderdim, bana da cevap veri beyefendi sağolsun, yayınlayamayacağım dedi(benzer yazılar da varmış blogunda, sonra baktım hakikaten de varmış yani.) Fakat hem haklıydı, hem de hiçbir şekilde transfobik bir biçimde yaklaşmadan, gayet bir beyefendi klasıyla yapması gerekeni yaptı, bu yüzden kendisine teşekkür ediyorum. :D


      Takdir edersiniz ki blog kavramı internet dünyasıyla buluştuğundan beri website açmak, internette var olabilmek ve kendini duyurabilmek mümkün hale geldi. İnsanlar, böylece interneti daha çok sevmeye, kendilerince daha profesyonelleşmeye ve en basitinden; “kendini ifade etmeye” başladı.

      Bloglar hangi konuda yazılır, onlara değinmeyeceğim zaten. Çünkü her konuda açılmış sayısız blog var. Neredeyse herkes bir blog sahibi diyebilirim artık. Pardon, hatta bazı insanların birden fazla blogu var, farklı konular üzerine açtığı. Ekonomi kısmına girersek geniş tema, kod vs. seçeneği bulunuyor blogların ve hiçbir şekilde ne html, ne asp, ne php, ne java vs. hiçbir kodlama bilginizin olmasına gerek yok. Ha illa kodlamayla da işiniz olacaksa zaten BlogHocam başta olmak üzere bu konular üzerine yazılmış birsürü blog var. İnternette ve demokrasilerde çareler tükenmez.
      Okunurluk oranı, ulaşılabilirlik ve popülerlik önemli konular. Özellikle de blogu bir “internet günlüğü” olarak kullanmıyorsanız. Mesela ben transseksüel bir kadınım ve trans bireylerin sesini ve öncelikle de kendi iç dünyamı yansıtarak insanların kafasındaki son derece olumsuz önyargıları ve kafalarda oluşmuş “travesti” sterotiplerini silmeyi amaçlayarak bir blog açtım. Ve sesimi duyan insanlar oldu, röportajlar yaptım, insanların kafasında merak ettikleri soruları cevapladım vs. Yani insanlara kendimi duyurdum, bunca dışlanmışlığıma rağmen. Aslında bu yaptığım bir tür “sanal aktivizm” ama konumuzu dağıtmayalım şimdi.

      Ses duyurmaya gelince, son yılların trend siteleri olan “sosyal medya” bu konuda size eşsiz bir reklam avantajı sunuyor(ve tabi büyük oranda ücretsiz). Eğer bir blogger olmaya karar verdiyseniz, açacağınız blogun sosyal medya ile bağını oldukça etkin bir şekilde kurmak durumundasınız. Tabi çok daha ilginç yöntemler geliyorsa aklınıza(paranız varsa billboardlara reklam vermeye kadar gider bu iş) onları da uygulayabilirsiniz. Ayrıca sosyal medya aracılığıyla sizinle benzer fikirde olan insanları da bulmanız daha kolay olacaktır(yeni arkadaşlıklar ya da sanal ortaklıklar açısından büyük bir artı). Toplumun en çok dışlanan ve aşağılanan kesimi olan LGBT bireyler için bu durum ne kadar önemli tahmin bile edemezsiniz.

      Belki çok önemli bir konuda(hatta yaşadığınız ülke içerisinde toplumun kanayan yarası olan bazı sorunlar sizin de derdiniz olmuş olabilir) dertlerinizi paylaşmak, içinizi dökmek için bile işinize yarayabilir bloglar. Düşünsenize, yazarak rahatlamak gibisi var mıdır? Ücretsiz terapiymiş gibi düşünün. Psikologlara harcayacağınız paranın çok küçük bir kısmı ile belki bir domain(alan adı) satın alacaksınız ve blogunuzun prestijine prestij katacaksınız, daha kolay ulaşılabilir olacaksınız, daha popüler ve tercih edilir olacaksınız, kim bilir? Yazdığınız konuya bağlı olarak belki başkalarına da yardımınız dokunacak, olamaz mı yani? Olmaz olmaz demeyin bence, olmaz olmaz çünkü.

      Ayrıca, sesinizi duyurduktan sonra da içten ve samimi olmayı unutmayınız!(eğer okurlarınızın size sürekli olarak sadık kalmasını istiyorsanız)

Kim yahu bu yazar?
      Bana derler missstiffany. Ruhum/benliğim kadın fakat içine doğduğum biyolojik bedenim(maalesef) bir eRRRRRkek(!!!) Bu duruma da transseksüellik dendiğine göre, ben de bir transseksüelim. Hatta olayın aslı şöyle oluyor ki; “Biyolojik cinsiyetinde saplanıp kalmış, kadınlığını dışarıya çıkarmaya çalışırken etrafa binbir yalanlar uyduran, her kurduğu arkadaşlığı belli bir süre sonra bitmek veya bitirmek zorunda kalan, yakalanmamak adına gerekirse entrikalar döndüren 20 yaşında 19 yaş ruhu taşıyan 18'lik genç bir transkız :)”
Sosyal Medyada Paylaşın:    Facebook Twitter Google+ Stumble Digg
 photo geri_zpsvjjlxydp.png  photo ileri_zpsmnpu8fzu.png

4 yorum:

  1. Yazarlık ve yayın hayatınızda size başarılar diliyorum Miss Tiffany.. Bloggerlar camiasına hoşgelmişsiniz..

    artık bu makalenin altında "hiç yorum yok!" yazmayacak ;)
    Bu arada size dilediğiniz zaman elimizden gelen her türlü yardımı ve desteği sağlamaya gönüllü olduğumuzu da belirtelim. Neden mi? Onu da isteveyap.com a geldiğiniz zaman anlayacaksınız..

    Görüşmek üzere..
    Sevgiler,
    Yahya Karaoğulları

    YanıtlaSil
  2. Size de merhabalar yahya bey :) Asıl siz hoşgelmişsiniz benim bloguma, geleli aslında çok olmadı ama o kadar da yeni sayılmam yani :D (Temmuz 2013'den beri yazılarımı yayınlarım)

    Vereceğiniz destekten ötürü de şimdiden teşekkür ederim :) Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Serdar hocam pek efendidir. Doğru teşhis, herkese eşit mesafede durur.
    İyi ki blog yazmaya karar vermişsin, hepimiz aynı ya da benzer konuları yazsak çok sıkıcı olabilirdi:)

    YanıtlaSil
  4. Serdar hoca'nın askerleriyiz :D yaheyyaaaa :P en iyisini de yapar, helal olsun valla ona da :) Tam kararsızdım işte, nasıl yapacağımı bilemiyordum, biraz da Kaan'cım sağolsun tabi :)

    YanıtlaSil