6 Mart 2014 Perşembe

Kamusal Alan, Gezi Direnişi ve LGBT

Afişleri de var imiş

      Mirabaa.. Ahahahahah :) Merhabalar efenim, bu afişin benim sayfamda ne işi var diyorsunuz! Haklısınız, fakat hiçbir şey gördüğünüz gibi değil, AÇIKLAYABİLİRİM İZİN VERİN!



      Bu haberi duyuşum biraz tesadüf oldu(pankartlar). Acaba nedir bu dedim, çok da ilgimi çekmedi açıkçası. Yani, sunum olcak, öff konuşacaklar gene, böeeğğğ... diyordum. TA ki, o etkinliği görene kadar. Evet, gezi parkı ile ilgili bir sunumdu. Kamusal alan falan birşeylerdi. E sonrasında yazan konu asıl ilgimi çeken şey oldu(toplumsal cinsiyet). Aynı haberi bir arkadaşım da duymuş. Konuştuk, gidelim mi diye. Önce gidelim dedik, sonra kararsız kaldı tabi o. Daha sonra vazgeçti ve bana da; "AMAAAN NOLCAK, ÖF İŞTE LGBT GİDİYOMUŞ, yine biz mağduruz diyecekler, car car bağıracaklar, acıklı edebiyat yapacaklar ben sana söyleyim!" dedi. Ben de klasmanımı bozmadan, şaşırarak; "tamam sakin ol! E ben toplumsal cinsiyet deyince farklı birşey söylerler sandım." dedim. Anlaşılacağı üzere yalnız başıma gittim(aslında iyi oldu, çünkü yazacaklarımı not tutarken bunu niye yaptığımla ilgili yalan söyleyecek biri olmadı bana.


      Vaktim de az kaldığından mütevellit yukarıdaki şu ikisini kullanarak hemen mekana vardım(sağolsunlar).


      Meraba canııımmm :) (Bilmeyenler için, orası MSGSÜ)


      Mekana vardığımda sunum daha yeni başlıyordu. Sağolsun orada karşılaştırğım bir arkadaşım yol gösterdi, ay tesadüf gibiydi o da. Kamusal alan ile ilgili Don Kişot'ta geçen bir video izledik. İTÜ,YTÜ ve MSGSÜ'den çeşitli kavramlarla Kadıköy'ün anlatımı(teknik gezi de yapmışlar) somutlaştırma konusunda oldukça başarılı maketlerle bize anlatmak istediklerini gayet iyi bir şekilde aktarmışlardı.


      Gayet kalabalık ve samimi bir ortam algısı hakimdi üzerimde. Kamusal alan kanunlarının bile uygulanamadığını anlattılar, kesinlike haklı gerekçeler vardı(yani hakkıyla uygulanmadığını gösteren, yoksa haksızlığa, betonlaşmaya övgü değildi söyledikleri).

Anlatıcıların anlatım telaşı adlı eserim :)
      Onların bu güzel sunumu malesef çabuk bitti, aralarında hep bir vakit olayı vardı sanki, hadi ne zaman bitecek yahu tarzında :) Haklılar canım, kısıtlı bir zamanda büyük işler başarıyorlar işi organize edenler.


      Boysaan beeey :) LGBT konuşmacı olarak o gelmişti. Ayyyy karşılaştık onla da, meraba dedi. Tanımış mıydı acaba? Yakınlarımda oturduğundan, bu bakış açısını fırsat edinip çok ayıp birşey yaptım, çünkü merakıma yenik düşmüştüm(GÖZETLEDİM). Kusuruma bakmayınız artık efenim :( Profilime bakışı, mentionuma gözatışı, fotoğraflarıma bakışından sonra blogumu farketti mi bilemem fakat hiçbir tepki vermedüü, ne bir RT, ne FAV, ne FOLLOW falan. Ay şaka ayol, canı sağolsun, böyle şeylere niye alınayım, orada olduğumu gördü ya :) Bu arada followladım ay ins gri dnr cnm bnm yha .sa.s.s.s..s.s.s


      İlk konuşmacımız, Doç. Dr. Besime ŞEN bize kamusal alan tanımları ve kabuller hakkındaki eleştirilerini sundu. Aklımıza bir tek Taksim, Kadıköy ve Beşiktaş'ın gelmesine NEDEENNNN!!! Modernizm akımları çok etkili, fakat o bunu eleştirmedi. Modernizmin aslında çok kapitalist ve burjuvazi bir sistem olduğunu söyledi. Taksim, Beşiktaş ve Kadıköy de burjuvanın kamusal alanları olarak karşımıza çıkıyor. Kamusal alanları tanımlayan birsürü insan olmuş. Habermas diyor ki: Özel şahısların, kendilerini ilgilendiren ortak bir bla bla... Habermasın tanımı mesela çok burjuva imiş. Oscar Negt ve Alexander Kluge ise "kamusal alan ve mücadelelerin savaş dışı yollarla karar bağlandığı proleter alanlar olarak tanımlıyor. Bu iddialı bir tanım. Sennett ise özel hayat ve kamusal alan ayırımını yapan bir tanım ortaya koyuyor, kritik bir eşikte. Fakat hepsinin unuttuğu bir kavram var(CİNSİYET). Bu kavram barınmadığından o tanımlar gayet yetersiz kalıyor. Herşeyi ise bir arada düşünerek Nancy Frazer güzel bir tanım yapıyor. Ağzından hetero, sınıfçı, ırkçı gibi kelimeler hiç düşmedi ki konunun en can alıcı kavramları arasında da yer alıyor.

      1 Mayıs 1971 işçi olaylarına da değinildi, emekçi düşmanı(benim ifadem) devlet tarafından bir katlam gerçekleşiyor Taksim meydanında(Gezi Parkı direnişi ilk değil aslında). Taksimde neler oldu gezi parkı sonrası? Kamusal alanların "kapatılması" mesela. Siyaset ne kadar güçlenirse toplumsal denetleme de o kadar güçlenirmiş. E böylece de kamusal alan algısı da iyice zayıflarmış. İşgallerden de bahsetti(don kişot). İşgalin handikapları ve büyülü yanları olduğunu söyledi. Handikapı böyle bir hareketin yayılamayacağı yönünde, bir yenilgi hissiyatı yaratır işgalci bünyelerde. Büyüsü ise topluma bir alanın kamusal olarak yeniden kazandırılması.


      Kamusal alan ile özel alan arasında ilişkinin çıkmaza girmesi CİNSİYET üzerindendir. Hane içi ilişkilerin aile gibi patriyarkal ilişkilerle düzenlenmesi ile özel alan politik hale gelir(örn. Türkiye'de kadınlar için). Modernist burjuva kamusal alanı buna yanıt vermede yetersiz kalır. Kamusal alanda kimlik çalışmaları çözümsüz kalır. Bunu da aleviler üzerinden dini alanların kamusallığı ve türkçe bilmeyen kürt kadınlarıyla örnekleyerek konuya derinlik kattık.

      Ayrıca, kamusal alanların herkesliğiyle ilgili turnusol kağıtları kesimlerin(yine benim ifadem, hoca farklı biçimde ifade etti) tinerciler, mendil satan çocuklar olduğunu söyledi. Ama bence buna "trans kadınlar" da dahil BENCE ;)


      İkinci konuşmacı olarak Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube başkanı Tayfun KAHRAMAN beyefendiler teşrif ettiler. Onun da kısa bir konuşması oldu kamusal alan ve gezi parkı direnişinin süreci hakkında.

      Anlattıkları şu şekildeydi(hatam olursa affola); 31 Mayıs'tan sonra kamusal alan tanımı değişti insanlarda. Ülke siyasetinin bıkkınlığının da etkisi yadsınamaz. 15 günlük bir KOMÜN RÜYASI gerçek oldu Türkiye'de, bütün Dünya'ya örnek olacak biçimde(tarihe de geçmiş bulunuyor). Herkesin kendisi olabildiği o ütopya. Mekan denilen yerlerin ne kadar politik olduğu belli olmuş oldu böylece. Her gelen iktidarın farklı bir İstanbul Rüyası vardı. Ütopik ve idealist.

      Bir an şöyle düşüncelere daldım: Yavaş yavaş çıkanlar vardı toplantı salonundan. Bu arada Boysan bey ile bir türlü muhabbet kuramadım :( Ay karşısına geçip ne diyecektim ki, böyle alık-balık bakardım artık kendisine. Of ya of ya ooofff!!! Yani, çekiniyorum sanırım kendisinden, fakat NEDEN? Acaba ünlü birisi veya bir siyasetçi adayı olduğundan ötürü mü? Bilemedim...

      Gezi sonrası ortaya çıkan forumlar ve halkın politika yapabilmesinde çok önemli boyutlar atladık. En büyük kazanımlardandır bu. Tanımadığımız insanlarla muhabbet etmeyi ve kamusal alanları kullanabilmeyi YENİDEN ÖĞRENDİK milletçe.


Bu arada tüm fotoğrafların kalite düşüklüğü için özür dilerim :(
      Veee, BOYSAN YAKAR geldi. Assolist adam ayol, en son çıkıyor ahahahahaha :D 8 Mart'ımızı da kutladı(kadınlar, kendini kadın hissedenler, arada kadınlık deneyimi yaşayanlar diye kurdu cümleyi vaaayyyy ama değil mi). Ahlak ve genel ahlak kavramlarından bahsetti, çünkü LGBT bireylere en ağır darbe buradan vuruluyor. Ahlağın sözlük anlamıyla başladı sözlerine, ay çok bilimsel bir başlangıç oldu bu ehe :) Ahlak kurallarını dinlere bağlayarak kurguladı cümlesini.

      Genel ahlak, kamusal alan ve özel hayatı, bireysel ve ikili ilişkileri esir alan, egemenlik kuran, güçlü ve söz söyleme hakkına sahip, bir o kadağ da MUĞLAK bir tanım olduğunu söyledi. Sırf bu kavram yüzünden LGBT bireylerin ayrımcılığa uğradığından bahsetti, hakimlerin eğer ki homofobisi/transfobisi var ise davacı bir LGBT bireyin hükümlü hale düşmesine kadar giden olaylar olabileceğini söyledi, ardından örneklemeyi de ihmal etmedi. İlgi bu arada Boysan Bey'in üzerinde idi, etraf gözlemlemesi yaptım.

      Kabahatler kanunundan çok detaylı ve çok güzel bir biçimde bahsetti. Seks işçiliği üzerinden hep konuştu trans bireylerden bahsederken. Tabi sonra LGBT'ler sadece seks işçisi, modacı, dansçı vs. vs. değil, her meslekte LGBT var dedi :) Ama seks işçiliği yapmayan başarılı trans kadınlara da değineydiniz ya ayol ayhhh :(

      Heteroseksizmi tanımladı, heteroseksüelliğin toplum içerisindeki ayrımcılığı ve bu ayrımcılığın nasıl yapıldığından bahsetti, farklı düzlemler ve ideolojiler üzerinden(orda olsaydınız ne demek istediğimi anlardınız HAH).

      Gezi parkında Feminist ve LGBT hareketlerinin dirsek temasının iyice belirgin hale geldiğine değindi. Gezi parkı ile ilgili de bir ışıklandırma projesine değindi. Farklı bakış açılarını bir arada sundu: "Esnaf için, başka biri için çok iyi olmuş olabilir fakat ya eşcinseller için? Onların da işine yarar mı acaba bu?" Farklı insanların farklı isteklerini bence çok güzel özetledi orada. Ayrıca şu ifade beni çok etkiledi: "Karanlık alanlar sınıflararası karşılaşmalar yaratır.(işadamı ve trans kadın, esnaf veya gey erkek vs)"

      Baskının özellikle trans kadınlar üzerinde olduğunu belirten Sayın Yakar, 2005-2006 yılları arasında gündüz vakti trans kadınların görünürlüğünün tamamen yok edilmeye çalışıldığından bahsetti. Hatta çok politik risklerin olduğu kararlara doğru da bunun evrildiğinden bahsetti(gezi parkı öncesinde onur yürüyüşünün engellenebileceği riski). AY GENELDE BİLDİĞİM ŞEYLER :D Fakat bilmeyen dimağlar için bence çok ciddi aydınlanmalar yaşattı, buna eminim. Cumhuriyet caddesi, Taksim yayalaşmasıyla birlikte mahvolmuş bir alan. Türkiye'de LGBT kazanımı alanı ve yarı-güvenli bir alanmış. Araçlar özellikle kontrolsüz sürüşleriyle büyük tehlikeler yaratıyormuş orada artık(bence devlet özellikle orayı da dağıtmayı düşünmüştür, LGBT'ler o civarlarda yoğunlaşmasaydı devlet orayı dağıtma ve yok etme için bu kadar istek duymazdı, SAPIK DEVLET ERKANLARI YA! İkiyüzlüler).

      Ayrıcaaa, Boysan YAKAR en çok dinlenen ve konuşması bittiğinde de en çok alkışı alan konuşmacımız oldu :) Aaaa, bu arada şu soru ve cevaptan bahsetmek istiyorum, özellikle kulağıma takıldı; "Diyelim LGBT hareketi amacına ulaştı ve tamamen devlet koruması altında LGBT bireyler. Peki, o zaman da yine bu karanlık alanlara ihtiyaç kalır mıydı?" Cevabı dinleyin(aklımda kaldığı kadarıyla): "Belki de gerekmez! Fakat benim asıl endişelendiğim konu devletin ışıkla bu kadar monitoring yapmak istemesi. Gezi parkı artık çok net ve dikkatli biçimde izleniyor. Belki ben ışıklı yoldan gitmeyi tercih edebilirim karanlık alandan gitmektense, fakat o karanlık alanda belki bir roman sahnesi ortaya çıkacak, bilemeyiz ki.


      Oturumu sona erdirdiklerinde ise Boysan Bey ile gözgöze geldik, ben de ona sizinle ikince defa karşılaşmak beni çok mutlu etti dedim. Ay o da o çok güzel ve içten gülüşüyle(uuuuu) bende öyle Tiffany'cim tarzı birşeyler söyledi, tabi ben sonra dönüş yolunu YÜRÜYEREK GİTTİM :D Akbilde de para bittiydi zaten. Yükleyecek nakidi almamışım yanıma. İyi oldu, da ben size bu yazıyı yazarken birsürü risk aldım ve düşündüm, kıvrandım. Çünkü bu yazı içerisindeki bazı "bug"lar yüzünden(yamamaya çalıştım, kararttığım ayrıntı deliller var benim, ahahahah, böyle de paranoyayım hani, devlet sağolsun, nefret cinayetleri sağolsun) çevrem tarafından farkedilme ihtimalim işten bile değil hani. Risk almadan kazanç olmaz, cidden uçlara oynadım, çünkü söylemeye daha hazır değilim kimselere. Kadın olduğumu bilmemeliler daha :( Erkek kılığım beni hayata karşı daha korunmalı hale getiriyor :( Allahın cezaları :D falan.(okuyucuya kızan blogger, farklıyım ayol :P) AY FARKEDENİNİZ OLURSA DA ALLAHAŞKINA HİÇ BİLMİYOMUŞ GİBİ DAVRANSIN VE ARKAMDAN DEDİKODU DÖNDÜRMESİN! Olur mu 0.0 Hepinizi seviyorum. AY sizin yüzünüzden ne risklere girdim ayol yere göğe batasıcaları allah cezanızı sizin :D Ayh :D

Şu iki farklı mekanlardan seslendim ama size :*

Sosyal Medyada Paylaşın:    Facebook Twitter Google+ Stumble Digg
 photo geri_zpsvjjlxydp.png  photo ileri_zpsmnpu8fzu.png

2 yorum:

  1. İstanbul'da olsaydım seninle koşa koşa gelirdim yalnız gitmezdin oralara. Hem alacağın notları da saklamak zorunda kalmazdın =)) Kamusal alanın gerçekten yığınla tanımı var. Hatta benim en iyi bildiğim, kamusal alan konusu geçtiğinde onun üzerinden kurduğum tanımın konusu bile geçmemiş anlaşılan :)

    Kamusal alanın başarısı toplumun her kesimini buluşturabilme yeteneğiyle ölçülür demişti bi büyüğümüz. Turnusol kağıtları dahil :).

    Yazı için teşekkür ederiz datluuğm. Entellektüel birikimimi artırıyosun :* :)

    YanıtlaSil
  2. Canımsın benim yahu :D yok yahu saklamadım işte yalnız başıma gittim ya, oh rahatım hani :D

    Kamusal alanın birsürü tanımı olmasının sebebi, üzerinden politika yürütülebilen bir konu olmasından ötürüdür. E insanlar düşünebildiğine göre :D

    O bir büyüğünüz ne kadar da haklıymış :)

    Ahahahahaha teveccühünüz ifinim :* şehir planlama odası istanbul şubesine de yazımı tweetledim, bakalım okudular mı, baya kişiye gönderdim aslında. Şehirciliğe oldukça bir ilgim oluştu denebilir :)

    YanıtlaSil