11 Aralık 2013 Çarşamba

Sanırım İkili Bir Hayatım Var


      Kaç kere aklıma geldi, bir benzetme yoluyla hayatımın ikili oluşunu nasıl anlatabilirim diye kıvrandım ve artık bu yazıyı daha çok içimde tutmamaya karar verdim. Aaa, bak sen, cidden içgüdülerim beni ne güzel yönlendiriyor böyle. Özel bir anlamı olmalı bunun, 11/12/13 :)



      Bir bedende iki hayat yaşıyorum, fakat kullandığım fotoğraf aslında bir soyutlama. Bir LGBT birey olarak hayatımda ikilikler var malesef. Bu blogu açtığımdan beri az da olsa canlandırdığım ikinci bir hayatım var. Eşcinsel bireyler için bile "nispeten" daha kolay olsa da iş translığa gelince, dur dostum o kadar kolay olamıyor. Tam anlamıyla istediğim kadın görünümüne bile kavuşamadım açıkçası. Hayırlısı be yavrum deyip örneğime geçmek istiyorum.

Ne var yani? Küçükken izlemiş olamaz mıyım?
      Benim gibi siz de izlemiş misinizdir bilmiyorum fakat bu kız hakkında kısaca bahsetmem gerekirse, bir süperstar, çocuk yaşta keşfediliyor falan fişmekan. Babası da menajer oluyor bu kıza(ayrıntı). Ama şu kızcağızın en büyük dileği normal bir insan gibi yaşayabilmek, abartılı sevgi ve dışlanmaya maruz kalmadan normal ve özgür bir hayat yaşayabilmek. Ne kadar normal bir istek, fakat ona gösterilen sevgi bile sahte olacağı için ikiyüzlü bir hayatı yaşamaya maruz kalmış olacak. İşte bu yüzdendir ki aslında "Miley Stewart" kızımız kendine "şarkıcı kimliği" oluşturuyor ve Hannah Montana doğuyor.

      Bana bakın, nasıl ünlü olunur tarzı bütün lgbt olayını araştırdım, nedir nasıldır ne olabilirim ya da ben kimim tarzı sorulara cevap bulduktan sonra gezi parkı direnişinin de etkisiyle artık ünlü olmaya(aslında var olmaya) hazır olduğuma karar verdim. Kendime bir isim düşündüm, e bir manken olmak, güzellik yarışmalarında dereceye girmek isterdim vesaire. Aklıma translar için yapılan bir güzellik yarışması çarptı. Araştırdım ve ismini buldum. Aynı zamanda da kendi ismimi buldum; "Miss Tiffany" Evet, sadece bir nicknameden ibaret olmayacaktım. Bu benim ikinci kimliğim, nefes alabilme alanım olacaktı. Oldu da tabi. Normal yaşamak istiyorum, çünkü sahte sevgiden değil, ÖLDÜRÜLMEKTEN KORKUYORUM! Yaşamak adına bay erkek ve Miss Tiffany olarak ikili takılmak zorundayım "şimdilik"


      Miley, etrafında çok sevilen, tatlı mı tatlı, şirincik bir kız. Arkadaşları da var etrafında ve normal hayatını yaşıyor. Özgürce yaşıyor. Ama onlar bile Hannah'dan habersizler ayol. Aynı benim de aynı zamanda Miss Tiffany oluşumdan habersiz oldukları gibi. Kız arkadaş edinme iğrençliğini yapmıyorum, karşı tarafı aptal yerine koymuyorum. Ve ikinci hayatımla birinci hayatımı baya ayırıyorum, sözlerimde tellaffuzumda vesaire. Mesela okuduğum bölümün bana öğrettiklerinden bile dem vuramıyorum şu güzelim blog'da. Sadece yaşamak ve şu sıralar ortaya çıkmamak adına.

      E Tiffany olarak arada eylemlere etkinliklere ucundan da olsa katılıyorum. E ne olacak bu? Orada görünmemek için bin takla atarken bile bir hayatı var edebiliyorum. Elimde sürekli telefon vesaire. Mesela dün, sen bir işler çeviriyosun ama diyen sinsi bir tip vardı. Sanane la dedim şakayla karışık. Dedikodumu yaparsa bedelini ödetirim ona.


      Diyelim ki Miley kızımız deli gibi Hannah olmak istiyor. Ama yine de Miley hayatının rahatlığı o kadar büyük ki, bu değişimi yapmak iyice zorlaşıyor. Ama içinden gelen seslere ve şöhrete(bende şöhret olayı yok) dayanamıyor ve radikal bir değişiklik yapıp "saçlarını Hannah sarısına" boyatıyor. İkinci kimliğini biraz ifşa eder gibi. Gittikçe olmak istediği kişiye benziyor ve Miley ortadan kaybolacak gibi. Kızın etrafına üşüşüp, rencide edercesine aa Miley noluyor sana böyle, tatlım iyice Hannah'a benziyorsun, onun gibi mi olmaya çalışıyorsun" diyorlar, üstüne gidiyorlar. En yakınları bile, hatta bazen ailesi bile bu konuda üstüne gidebilir.

      Bana dönersek. Yakınlarda lazer epilasyona gittim. Evet, vücudum bir nebze daha feminen sayılabilecek bir düzeye geldi. Fakat erkeklerin de artık kıllarını aldırma uygulaması normalleştiği için, yani şu yazımda olduğu gibi adımlarımı atarken yaptırmakta çekinmedim. Evet mutlu olmam gerekiyordu, fakat bir yandan da tedrginim, çünkü diğer kızlardan çok daha fazla "tırnaklarım da" uzuyor. Ve elim kesmeye gitmiyor, of lanet olsun! Tabi gitar mı çalıyorsunlar, yok tırnakların ne sert ne güçlü demeler. Ellerimi saklamaya çalışıyorum insanlardan resmen. Bay erkek olmanın rahatlığındaki sınırlardan biraz sıyrılıp Miss Tiffany'e doğru yakınlaşma sinyalleri vermem yakındır. Çünkü içimden lav gibi fışkırıyor, özellikle de kendimi kabullenip araştırmalarımdan, daha sonra da blogum açıldıktan sonra iyice bir tuhaflaştım. Aslında bu lazer işi beni baya rahatsız etti. Ama kıllarıma bakamıyorum bile ya, aynada kendime bakıyorum, gülemiyorum. Güzelliğimi gölgeleyen zırhım orada duruyor. Zırh diyorum çünkü lazerden sonra kendimi biraz da çıplak gibi hissediyorum. Elim dışında heryerim kapalı giyinmeye özen gösteriyorum. Eee kış mevsiminin avantajı, onu bile hesap etmek zorundayım.


      Miley de bazen tutamıyor kendini? Etrafta ona ne oluyor soruları gelmesin diye oyun oynamaktan yorulmuş, fireler vermiş bir tip haline geliyor. Hannah'ın bazı sosyal avantajlarını kullanmak istiyor haliyle, torpil falan. Aslında onun durumu sanki biraz daha zor ha? Ne dersiniz? Ahahahah...

      Benim içinse "sanırım" bir sosyal avantaj yok. Aksine beni öldüren katili öldürecek kadar vicdansız ve şerefsiz bir toplum içerisinde yaşadığımız için, evet bay erkek halimin az buçuk avantajı var, ahahah penisiniz varsa ve erkekseniz adam yerine konuluyorsunuz. Şimdi o farklar çok belirgin olmasa bile bilinçaltı düzeyde hala devam ediyor. Bunca maskülenleşen kız yanılıyor olamaz.


      Ve öyle bir an gelir ki, Miley sevenlerini, ailesini ve yakınlarını çok zorlar. Hatta artık o kadar kafası karışmıştır ki hakkında artık sağlam dedikodular yapılmaya başlanmıştır, e yıllarca oynadığı oyun onun da hayatını mahvetmeye başlamıştır artık. Onun da canına tak eder, hayatının aşkını da elinden kaçırmak istemez. Ve bir programa acilen konuk olur. Sahneye çıkar, defalarca yaptığı provaları unutmuş gibi terler. Geçer sahneye, derin bir nefes alır, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilerek bazı konuşmalar yapar. En sonunda elini peruğuna götürür, yavaşça sıyırır ve artık "İFŞA OLMUŞTUR"! O anda tüylerin dikleşmesi ve yaşanan titremeyi hiçbir şey tarif edemez. Artık sır yoktur, artık şeffaftır. Yalnız yanlış hatırlamıyorsam bir iki müjdenin dışında(üniversiteye kabul edilmek) çok ta iyi şeyler yaşamadı hanım kızımız. Yine de o sahneye çıktı, şarkısını söyledi, hayatını dile getirdi. Ve yalancılıkla suçlandı!

      Yasalarımız tanımlandığı bir anda, artık her şey çıkmaza girdiğinde, mavi veya kırmızı kabloları seçmem gereken o anda ikisini de garanti olsun diye keseceğim ve orjinal bir yöntemle artık bir kız olduğumu farkettireceğim(yıllar mı sürer bilemem artık ama mezuniyet balosuna sapsarı mini bir kıyafetle katılmak istiyorum, takım elbiseyle değil). Yani bay erkek ve missstiffany arasındaki sır perdesi kalkacak, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Maskemi çıkaracağım ve hayatımın şarkısını söyleyeceğim, ama beni hayatın olumsuz etkilerinden koruyacak BİR YASA LAZIM! Beni yalancılıkla veya türlü sapkınlıklarla, iftiralarla kirletecek şerefsiz kanı bozuklara karşı koruyacak! Ben zannettiğiniz kadar güçlü biri değilim yavrum. Devletin ve heteroseksizmin istediği de bu ama inşallah istediklerini alamayacaklar benden ;) Cidden hayatım Miley'inkine çok benziyor ama değil mi?
Sosyal Medyada Paylaşın:    Facebook Twitter Google+ Stumble Digg
 photo geri_zpsvjjlxydp.png  photo ileri_zpsmnpu8fzu.png

0 yorum:

Yorum Gönder