Ah ah, gün geçmiyor ki, yine Tiffany'e rahat batmasın! Hani uğraşacak işi yok, böyle enerji patlaması yaşamış kafayı yer iken yeni bir seriye daha başlamak istedim. Sizin için izlediğim filmlerden bazı notlar alacağım ve yorumunu yapacağım. Tesadüf eseri izlediğim, izlediklerimden de hatırladıklarımı bir şekilde size, hani biraz da kültür şoku olsun diye anlatacağım. (Evet Allah beni bildiği gibi yapsın tamam.) Dikkat, bazen spoiler içerebilirim. Aman ha, okurken dikkat edin.
Diğer Hadsizliklerim:
Sürekli kısa filmlere mi kafayı takacaksın sorularına koca bir hayır cevabını yapıştırmak istiyorum sayın seyirciler. Birkaç gün önce, yine kendimi aşmışım böyle, dedim ki bir sinemaya gidip film izleyeyim. Baktım bir LGBT filmi var vizyonda. E hiç kaçırır mıyım? Gittim tabi ki(benim çocuğum filmine de gittim fakat onun hakkında yeterince yazı yazıldı, sanırım ben o filmi eleştirmeyeceğim işte tam da bu yüzden) Nereye gittim? Kadıköy'de unutulmuş, eski bir iş hanı içerisindeki yer altı bir sinemaya(manyağım ya ben, belamı arıyorum tabi). Ama neyse ki korktuğum şey başıma gelmedi, sürekli olarak kendimi koruma totemleri şeettim açıkçası.
Köpükler ve çöplükler arasında kaşlar ve yalanlar. Ne anlama geldiğini filmi gidip izleyebilirsiniz :)
Travesti temizliği(!!)nden bahsediyor filmde, kenarda köşede kalmış salak bir karakter tarafından. Bu olayın o bölgedeki kiraları nasıl artırdığını da söylüyor aynı karakter(siz). Ha, film İstanbul'da çekiliyor bu arada, onu da belirteyim.
Şimdi efendim, Aziz Ayşe, tüm gelirini hayır kurumlarına bağışlayan, cinsel ihtiyacı olanlara da bedenini bağışlayan bir trans kadın. Yoksulluğunu paylaşıyorum insanların, yardımlaşmak bizleri diğer canlılardan ayırır diyor. Ayşe bir çöp toplayıcısı. Aynı zamanda cinsiyetini düzeltememiş, yaşlı ve kimsesiz bir transseksüel ve biraz da delirmiş(açıkçası). Peki neden? Hayatın kendisine yaşattıkları yüzünden. Kendisi aziz falan değilmiş, fakat ninelerinde bir evliyalık varmış.
Elif, İstanbul'un en unutulmuş ve biraz da tehlikeli olarak bilinen yerlerinde bir belgesel çekiyor. Hani bence Ayşe'ye ulaşması bile büyük bir cesaret, helal olsun valla. Bu süre içinde Ayşe ile birlikte kendi içindeki kadınlığı ve güzelliği de keşfediyor. Aslında trans kadınların değil, biyolojisi kadın olanların da (varsa) içlerindeki kadınlığı yaşatmalarına engel olan kadın"LIK DÜŞMANI" bir toplum düzeni var.
Ayşe'nin çevresi onunla çok uğraşıyor, inanılır gibi değil! E etrafında da gizli eşcinsel çok. Mahalleli belki seviyor(muş gibi görünüyor) fakat saygı konusuna gelince, kesinlikle kimse saygı duymuyor, onu söyleyebilirim. Zaten çekimleri izlerken Elif, Türkiye üzerindeki insanların "büyük ikiyüzlülüklerin de" farkına varıyor. Ayrıca bir sahnede Elif'le Ayşe gezerlerlen, gündüz vakti bir araba yaklaşıyor ve Ayşe'ye "ibnoş" diyor. Ayşe'nin daha sonra verdiği tepkisini izlemek için bile gitmelisiniz o filme. Ahahahah :D (Helal olsun kız dedim, o kadar diyeyim)
Bu arada Elif, diğer travestilerin de hayatına dokunuyor. Filmde Türkiye'deki travestilerin bütün sorunlarından(fazlası-eksiği yok) bahsediliyor. Tam da olduğu gibi bahsediliyor. Konuştuğu trans kadının da 15 yıllık bir sevgilisi var. Bu lanet olası sevgili ise (bir Türkiye gerçeği tatlım hazır olun) EVLİ! Her gün sevgilisinin koynundan kalkıp bu kadıncağzın yanına geliyor. Ya eve Elif misafir gittiğinde bile adamın gözü resmen erotik kanallarda, artık neyini doyuramadıysa! Ki bu arada konuşmasında ben biraz feminenlik sezim o kararkterde, bilmem siz farkedecek misiniz?(Yani ben gizli eşcinsel ihtimali üzerinde duruyorum) Ya E-5 te çalışmak zorunda kalan travestilerin mekanına da giderek bizzat gözlem yapacak kadar ileri götürüyor işi Elif. Ben filmin o kısımlarına pek dayanamadım doğrusu, hani bu kadar mı objektif olur! Ki ayrıca Elif'in sevgilisi Murat ta homofobik ve transfobik, aynı zamanda tam bir "yakışıklı bencil". Ayşe hakkında "Lanetli Herif" diyor. Elif ise zaten ilişkisini sorguluyor, bir süre sonra ise ayrılıyorlar. Fakat bu ayrılığın sonraki süreçlerindeki olay aşk filmlerindeki gibi olmuyor :D Biraz değişik bitiyor. Yani Murat, Elif'e konser teklifi aldım yalanını atıyor ama bu yalan gerçek oluyor, Ayşe'nin de işgal ederek oturduğu evi kendisine ait oluyor.(bunun için de Elif bizzat uğraşıyor, hukuki süreçleriyle) Ayşe son sahnede o anahtarı mahallenin ortasına bırakıp, çıkıp gidiyor. O kadar iftiraya uğradığı o mahallede...
Not: Ayyyy hiç sevmezdim Engin'i(tip olarak) fakat annem nolmuş buna bu filmde böyleee :O Ay spora mı gitti, hani bir tipi vardı tamam ama değişik bir şeyler olmuş bu çocuğa, iyi de olmuş ay maşşşallahhh(diyim de kız nazarım değmesin ahaha) Yani bir sıkıaşma ama biraz incelme de var, hani tam olmuş. Ay tamam durdursun biri beni, aaaa bak müzmin aile kızı çizgimden kaydım beeee. Şaka bir yana, cidden şu filmde rol almasını takdir ettim, ama Feride Çetin ve asıl olarak Melikşah Yardımcı'yı çoook çok takdir ettim.
+Aaaa, feridoş kız şuna baak Yönetmen: KEEES! -Melikşah'cım sahne çekiyoz farkında mısın? |
Engin Altan Düzyatarken |
Ahahaha iğrenç espri de olsa, ikinci hatta üçüncü sınıf espri de olsa ben o engin altan düzyatarken'e gülerim. Zırt pırt bu sayfaya gelirim gülerim, giderim gülerim. (Kafam iyi değil tiffani değil değil :D )
YanıtlaSilya farkettim onu zaten kızım iyi misin :D ama fazla ince bi espriydi ki o :( ama yine de gülmek iyidir.
YanıtlaSil