25 Ocak 2014 Cumartesi

Kötü Kız Tiffany: Bir Önceki Gece


      Toplumun genel yargı ve kalıpları kullanarak yazılmıştır. Gerçekten kötü kızı mı yansıtmaktayım? Bence öyle :) Belki de yanılıyorumdur.

      Önceki yazılarım:

      Ay bir önceki gece dediğime bakmayın siz, ayısözlük ile yapacağımız zirvenin bir gece öncesinden bahsediyorum burada. Okuduklarınız, benim İstanbul’da yaşamak en çok istediğim şeylerden birinin nasıl o gecede yaşadığımla ilgilidir. Öpücüklerle başlıyoruz.

      Son güne kadar yayılmış vizelerim de bittikten sonra bir arkadaşım, doğumgünü partisini kutlayacağını ve bir yerde rezervasyon ayırttığını söyleyince kafa dağıtmak için çok iyi bir fikir olduğunu düşünerek kabul ettim. Akşam vakti başlayan bir partiydi ve okulda da çok ifrit olduğum bir grubun hazırladığı partiye daha alternatif olacak, hatta boynuz kulağı geçecek ve bizim parti en çok konuşulacak tarzında düşüncelerle (oo kızım çok iyi olucak, acaba o cicişlerin partisinde noluyor? Ahahah) parti için yeni kıyafet alışverişine başladım.



      Beni hala erkek olarak bildikleri için, hem kendi zevkime uygun, hem de maskülen bir kıyafet arıyordum. O kadar çarşı pazar gez, otobüs ile git başka AVM’lere.. Hani baya bir gezdim. Sonra çok güzel bir oduncu gömleği buldum ve ona aşık oldum. Ve aşık olduğum herşeyi elde ettiğim gibi onu da elde etmiştim. Yaşasın kapitalizm ahahahahah. Sıra pantolon aramaya gelince, nedense haklımdaki o kırmızı pantolonu bulamadım. Hayır yani gömleğimin rengine ve tonuna o kadar çok uyuyordu ki. Aynaya bakıp kendime aşık olarak bir rekor kırabilirdim. Neyse, sonra zaten kendi dolabımda daha farklı bir renk ama gömleğime de yine yakışacak bir pantolonumun olduğunu hatırladım. Hem yeni moda’nın klasikleşmiş/kalıplaşmış tarzından biraz daha farklı olacaktı. Tahmin ettiğiniz üzere üzerimi değiştirdim ve partiye gittim.

      Partiye katılacak başka bir arkadaşımla da o sırada konuşuyoruz; “Geliyor musun? Ay nerde kaldın” vs. Öncesinde ikimiz buluştuk, biralarımızı burada yudumlayalım dedik. E tabi dedikodu yapılacak başka bir alan da/fırsat ta olmayacaktı bu gece. Çatlamamamız için gerekli bir nefes alma sahası yaratmıştık kendimize. Bu arada elele tutuşan, birbirine sarılan kızlar gördüm o gün hep. Baya lezbiyen bir gündü aslında. Aşkınıza sağlık :)

      Mekana geldiğimizde, zannettiğimizden daha kalabalık olduğumuzu görünce, iyi bari dedim içimden. Selamlaşma faslından sonra, o diğer partiye katılıp katılmadığımı sordular. Yüzümü buruştura buruştura hayır dedim, neden diye sorduklarında yüzüm iyice faremsi bir şekil aldıktan sonra onlar da bana hak verdi, zaten çok sıkıcıydı dediler. Tam tahmin ettiğim gibi. (Bu arada diğer parti organizatörleriyle bizimkiler arasındaki davet etme olayından da bahsetmiyorum ayol çatlayın). Tahminimizden çok kişi gelince sığışamadık, ki acayip gürültülü bir yerdi. Bir kısmımız da bir bira içtikten sonra, haydi dedik ve kalktık oradan. Artık ne olduysa bir katakullidir gitti, birden kendimizi o diğer “partiyy” organizasyonunun içinde bulduk. Bir an dedim “ava giderken avlandık mı lan noluyo?” diye. Kısa bir uğrama oldu aslında. Ya dedikoduda en çok çekiştirdiğimiz tipin bize merhaba deyip, 32 dişiyle beraber sarılmasına ne diyeceğimize şaşırdık, e yılanın başı herhalde ondandır deyip geçtik, çünkü sosyal medyadan yavşayıp, okulda öküzgözü gibi bakan bir kız bu. Aşağı inerken sigara içenlerin arasına geldiğimizde, o çok yakın arkadaşlarından biri de bana o partiden sıkıldığını dile getirdi. E haklısın, ama baksana sizinkilerin maşallahı var iyi eğleniyorlar dedim. O sözden sonra bizimkiler de hadi gidiyoruz deyince “haydi görüşürüz iyi eğlenceler” dedim ve oradan öylece ayrıldık.

Biraz da böyle bir yerdi, ay iyi ki topuklamışız oradan :D

      Bir sonraki ve sanırım en uzun süre kaldığımız o daracık ama yine de bir şekilde sığabildiğimiz mekana girince, biraz farklı bir eğlence konseptinin olduğunu gördüm. Canlı müzik, biraz gezi parkı ve sonrasına atıfta bulunan o çok tatlı, şeker şey ve ekibi. Ardından da “mola” larında ise club tarzı şarkı geçişlerinin olduğu yerde hiçbir şekilde bir içki içmedim, çünkü o geceyi daha detaylı hatırlayıp sizlere anlatmak istedim. Ay gecemin de berbat olmasından kurtardınız diyebilirim beni. Güzellerim benim. Bu arada o tatlı şey, doğum günümüzü de bir güzel kutladı J Masaların etrafından kurtulup daha geniş bir alana geçtikten sonra biraz kenarda kaldım. Kendi kendime dans ederken benden daha beter yalnızları ve durgunları oynadığını gördüğüm 1.90-95’lik hafif iri ama güzel yüzlü/gözlü, tanışıp daha samimi olmak istediğim o tipin yanında buluverdim kendimi. Eğleniyor musun tarzında hafif göz kırpışlarımla birlikte yüzünü gülümsettikten sonra(e saldım orada da biraz, e ne de olsa sarhoşuz dimi anacım) baktım ekibin gözü üzerimde. Ay resmen topaç gibi ortalarına aldılar beni :O aybenşok. Birkaç dans figürümden sonra sıraya hep geçtik ortaya, tam dans sahneli club filmler falan(ay o filmlerin adını hatırlayamadım taammıa) o ayardaydık. Bir ara çocuğun biri kollarını açmış, yandan yandan bana dayıyordu. Hiç çekmedim kendimi, tabi biraz daha ileri gidince kibarca ittim kendisini. Bir kere daha aynı şey tekrarladıktan sonra yine aynı tepkimin üzerine artık vazgeçmişti. Hayır gideri vardı ama o kadar değil. Benzer şekilde sürekli omzuma atlayan o çocuğun bir tık altındaydı. Ama biraz abazan tipler gibi duruyorlardı ve ben kendimi her zaman ağırdan sattığım için. Ahahahahah. Aynı zamanda doğumgünü kızımızın çok değer verdiği, yine 1.90 ama daha fit bir arkadaş daha geldi. Ama ne danslar ne hareketler, herkes onların fotoğrafını çekiyordu o anda. O kadarını cidden anlatamam(ipucu kucak dansı). Çıkarken iki kız iki erkek takılan bir grup dikkatimi çekti. İki kız öpüşüyordu ve beyler de bunun fotoğrafını çekiyordu. Fakat beylerdeki homofobi o kadar ikiyüzlüydü ki onlardan bir atraksiyon görmedim. Hadi len oradan dedim. Partiye gitmeden önce de deri ceketli iki kızın birbirine aşk dolu sarılmasını görmüştüm. Zaten hep kız kıza, el ele tipler görüp duruyorum şu sıralar.



      Saat 2 gibi “ay yeter” deyip başka bir mekana geçiyoruz. Ama bir kısım da dağılmak istedi çok şiddetli bir şekilde. Kalabalık dağıldıktan sonra bizbize kaldığımıza ben “oyh” dedim açıkçası. Kalanlarımız doğumgünü prensesi, fiziksel özellikli iki erkeğimiz, ben, ev(onu da anlatcam)ini açan kız ve birlikte parti öncesi bira içtiğimiz kız ile birlikte kaldık. Hadi artık dağılalım ile ya biraz daha eğlenelim yaa arasında kaldık ve en sonunda ikinci şıkkı seçerek yolda “olaylar olaylar” kafasında mekan aramaya koyulduk. Bu arada erkeklerimizden birisi çok canlı, komedi bir tip idi. Yani tam parti adamı olmuş, dedim başından beri nerdeydin sen? İstanbul ve geceler denince asıl olarak kafamda canlanan bir mekana girdik sonunda. Ay bir club yüzü de gördüm ya(köyden de indim tabi şehre), iyiyim yani, rahatım şimdi. Artık hiçbir şey batmıyor g*tüme/gözüme. Çok güzel paralar bayıldıktan ve içkimizi aldıktan sonra kafaları artık iyice s**meye başlamıştık. Şarkılar biraz tiz sesten çıkıyordu, şarkıcılar yeniden çocuk olup da seslendiriyorlarmış gibi. Saatler geçmedi, sabahlar olmasın istedik zaten o an. Ama nasıl yemişiz kafayı, esas kızımız bir güzel striptizini de yaptıktan sonra(o değil de çok iyi fotoğraf yakalamış benim arkadaş, ahahahah manyak gibi gülüyoruz orada, bir yerlerimizi yırtarak. Anladınız onu siz) ben tabi o güzel yüzlü tipin yanına gittim. Barın üstüne(o barmenlerin içkilerinizi verdiği masamsı yer) 4 dansçı çıktı. 2 GO-GO boys ve 2 dance-girls. O değil de, ben daha çok kızlara baktım, güzelliklerine bile imrendim o anda(taş gibilerdi). Hey allahım ya. Neyse, adamlar ama çok yapay, kas yığını gibi duruyorlardı. Biraz queer bir bar gibi geldi bana(bir ayrıntı daha var çünkü) orası. Ama sadece kız koymamaları benim gözümde bir artı puan. Bir ara, ortamların asıl çocuğu(uuuuvv) kolunu omzuma atmış dans ederken ben de ona eşlik ediyordum. Biraz kontrollü, biraz da kaybetmiş gibiydim kendimi. Tabi sarılmadım ama yanyana iyi bir dans ettik böyle baya bi. Hareketlerimdeki estetik ile(bence) oradakilerin ağzının suyunu akıttım biraz. Tabi yaptığımız bu dans tek hamlede sona ermedi. J Sonra diğer çocuğa da biraz yamanmaya başladım böyle, ama ona ne yamulucam ben sonra. Aaahahahahaha. Cidden gecenin birçok anısı silinmiş hafızamdan. Bir ara dinlenmek için oturduğum striptiz masasının üstünden bizimkilerin üstüne uçtuğumu hatırlıyorum. Ama hayır, striptiz yapmadım. Ama saçlarımı açtım. Hazır ortam biraz tenhalaşıyorken geçtim orta bölgeye, yere dizlerimi çöküp kafamı 180 derece sallamaya başladım. O metrelerce uzanan saçım da benimle birlikte sallanınca öldü bitti hepsi. Alkışlandığımı hatırlıyorum. Kiss babé. Ve sahnemsi bir yere en son çıkan queer bir dansçı, eli ve koluyla heteroseksist dünyalıların diliyle “oha ibne gibi” bir dans eyledi. Bence birsürü mesajı vardı o dansların. Karşısında geçip, gözlerinin içine baka baka aynı kıvırmaları/figürleri ben de yapmaya başladım. İçimde kalmadı en azından.



      “Sabah ezanıyla birlikte, hadi iyi sabahlar” dediler. Ve kafamız ambale bir biçimde attık kendimizi sokaklara. Ay o saatte de ortalık deli kaynıyor ayol. Bir tanesinden de zor kurtulduk iyi mi? Ortamların prensi(ahahahah) yanımızdan öylece gittikten sonra kalanlarımız bir kaldırıma yığılmakla meşgul oldu. Ay kalkcaz kalkamıyoruz. Hepimizin bir yeri çıkmış gibiydi. O dev gibi, aslan gibi, yanımızda kalan tek erkeğimizin de aşırı içmesinden mütevellit kafayı bulması benim için bir fırsattı ve öyle de oldu. Nasıl yani? Çantasını taşımayı teklif ettim beyefendiye, tamam dedi çünkü çok kötü hissediyordu. Yanyana yürüdüğümüzde ayakta yine duramayacak gibiydi. Ben bir hamle onun beline sarıldım. Gel dedim. Ve geldi, o bütün vücuduyla beni sarıp sarmalarken, sarhoş sarhoş yürüdük. “Çooook eğlendim ahahaha” diyordu. Ağzını yirim senin. İyice sarıldım orada, yasladım başımı onun gögsüne mi göbeğine mi bir yerine işte. Sıcacıktı, üstüne giydiği şey o kadar yumuşaktı ki, oracıkta uyuyabilirdim.

      En son bir taksiye yamulabildik. Evini açacak olan kızın tekliflerine dayanamadık(aslında iyi de oldu, kuzum sağolsun ya). Neyse ki çok uzak değildi. Ve tam bir öğrenci eviydi. Niyetim kalmak değil, ona yakın olmaktı. Ki o da gitmeyi seçti L e ben neden kalayım ki? Biz ikimiz birlikte çıktık evden. E tabi gir-çık olaylarında “biz beylerin” sesimizi biraz kısması gerekti. Ev sahibi durumları falan, e türkiye dediğin ne ki? Hayallerini/gençliğini yaşayamamış, aşk hayatı olmamış, cinsel açlığı bulunanlar bir şekilde ev sahibi oluyor. Ve intikam alır gibi bizlere baskı kurmaktan da hiç çekinmiyorlar. Yazıklar olsun, kahrolsun kapitalizm.

Gün, biz birlikteyken doğdu denilebilir.

      Saat 8.30 da kendimi yatağa atmanın pahası biçilemezdi. Hiç o kadar uykusuz kalmamıştım. Fakat diğerlerinden daha farklı olarak, bu sefer eğlenmiştik J Hele ben, ama gittiğimiz evde o kalsaydı aynı odada uyuyacaktık, evdeki evcil hayvana rağmen, onunla da birlikte. Ve evet, sadece uyuyacaktık :D Ne sandınız? J
Sosyal Medyada Paylaşın:    Facebook Twitter Google+ Stumble Digg
 photo geri_zpsvjjlxydp.png  photo ileri_zpsmnpu8fzu.png

2 yorum:

  1. Düşündüm taşındım, halen anlam veremedim. Bu yazının neresinde kötü kızsın sen hı? Anlat hele bi. Ne güzel eğlenmişin lan :D:D Her zaman eğlenmen dileğiyle seni öpüyorum :D

    YanıtlaSil
  2. Türkiye'nin %75'i de böyle düşünüyor zaten :) Okut bakalım 4 kişiye, 3'ü de benim kötü bir kız olduğumu düşünecektir. Ahahahah :D Toplumun yargı kalıplarına göre burada yazdığım herşey kötü kızlara aittir ;)

    Ben de seni öpüyom.

    YanıtlaSil