Toplumun genel yargı ve kalıpları kullanarak yazılmıştır. Gerçekten kötü kızı mı yansıtmaktayım? Bence öyle :) Belki de yanılıyorumdur.
Önceki yazılarım:
Ay bir önceki gece dediğime bakmayın siz,
ayısözlük ile yapacağımız zirvenin bir gece öncesinden bahsediyorum burada.
Okuduklarınız, benim İstanbul’da yaşamak en çok istediğim şeylerden birinin
nasıl o gecede yaşadığımla ilgilidir. Öpücüklerle başlıyoruz.
Son güne kadar yayılmış vizelerim de
bittikten sonra bir arkadaşım, doğumgünü partisini kutlayacağını ve bir yerde
rezervasyon ayırttığını söyleyince kafa dağıtmak için çok iyi bir fikir
olduğunu düşünerek kabul ettim. Akşam vakti başlayan bir partiydi ve okulda da
çok ifrit olduğum bir grubun hazırladığı partiye daha alternatif olacak, hatta
boynuz kulağı geçecek ve bizim parti en çok konuşulacak tarzında düşüncelerle
(oo kızım çok iyi olucak, acaba o cicişlerin partisinde noluyor? Ahahah) parti
için yeni kıyafet alışverişine başladım.
Beni hala erkek
olarak bildikleri için, hem kendi zevkime uygun, hem de maskülen bir kıyafet
arıyordum. O kadar çarşı pazar gez, otobüs ile git başka AVM’lere.. Hani baya
bir gezdim. Sonra çok güzel bir oduncu gömleği buldum ve ona aşık oldum. Ve
aşık olduğum herşeyi elde ettiğim gibi onu da elde etmiştim. Yaşasın kapitalizm
ahahahahah. Sıra pantolon aramaya gelince, nedense haklımdaki o kırmızı
pantolonu bulamadım. Hayır yani gömleğimin rengine ve tonuna o kadar çok
uyuyordu ki. Aynaya bakıp kendime aşık olarak bir rekor kırabilirdim. Neyse,
sonra zaten kendi dolabımda daha farklı bir renk ama gömleğime de yine
yakışacak bir pantolonumun olduğunu hatırladım. Hem yeni moda’nın
klasikleşmiş/kalıplaşmış tarzından biraz daha farklı olacaktı. Tahmin ettiğiniz
üzere üzerimi değiştirdim ve partiye gittim.
Partiye
katılacak başka bir arkadaşımla da o sırada konuşuyoruz; “Geliyor musun? Ay
nerde kaldın” vs. Öncesinde ikimiz buluştuk, biralarımızı burada yudumlayalım
dedik. E tabi dedikodu yapılacak başka bir alan da/fırsat ta olmayacaktı bu
gece. Çatlamamamız için gerekli bir nefes alma sahası yaratmıştık kendimize. Bu arada elele tutuşan, birbirine sarılan kızlar gördüm o gün hep. Baya lezbiyen bir gündü aslında. Aşkınıza sağlık :)
Mekana
geldiğimizde, zannettiğimizden daha kalabalık olduğumuzu görünce, iyi bari
dedim içimden. Selamlaşma faslından sonra, o diğer partiye katılıp
katılmadığımı sordular. Yüzümü buruştura buruştura hayır dedim, neden diye
sorduklarında yüzüm iyice faremsi bir şekil aldıktan sonra onlar da bana hak
verdi, zaten çok sıkıcıydı dediler. Tam tahmin ettiğim gibi. (Bu arada diğer
parti organizatörleriyle bizimkiler arasındaki davet etme olayından da
bahsetmiyorum ayol çatlayın). Tahminimizden çok kişi gelince sığışamadık, ki
acayip gürültülü bir yerdi. Bir kısmımız da bir bira içtikten sonra, haydi dedik
ve kalktık oradan. Artık ne olduysa bir katakullidir gitti, birden kendimizi o
diğer “partiyy” organizasyonunun içinde bulduk. Bir an dedim “ava giderken
avlandık mı lan noluyo?” diye. Kısa bir uğrama oldu aslında. Ya dedikoduda en
çok çekiştirdiğimiz tipin bize merhaba deyip, 32 dişiyle beraber sarılmasına ne
diyeceğimize şaşırdık, e yılanın başı herhalde ondandır deyip geçtik, çünkü
sosyal medyadan yavşayıp, okulda öküzgözü gibi bakan bir kız bu. Aşağı inerken
sigara içenlerin arasına geldiğimizde, o çok yakın arkadaşlarından biri de bana
o partiden sıkıldığını dile getirdi. E haklısın, ama baksana sizinkilerin
maşallahı var iyi eğleniyorlar dedim. O sözden sonra bizimkiler de hadi
gidiyoruz deyince “haydi görüşürüz iyi eğlenceler” dedim ve oradan öylece
ayrıldık.
Biraz da böyle bir yerdi, ay iyi ki topuklamışız oradan :D |
Bir sonraki ve
sanırım en uzun süre kaldığımız o daracık ama yine de bir şekilde
sığabildiğimiz mekana girince, biraz farklı bir eğlence konseptinin olduğunu
gördüm. Canlı müzik, biraz gezi parkı ve sonrasına atıfta bulunan o çok tatlı,
şeker şey ve ekibi. Ardından da “mola” larında ise club tarzı şarkı
geçişlerinin olduğu yerde hiçbir şekilde bir içki içmedim, çünkü o geceyi daha
detaylı hatırlayıp sizlere anlatmak istedim. Ay gecemin de berbat olmasından
kurtardınız diyebilirim beni. Güzellerim benim. Bu arada o tatlı şey, doğum
günümüzü de bir güzel kutladı J
Masaların etrafından kurtulup daha geniş bir alana geçtikten sonra biraz
kenarda kaldım. Kendi kendime dans ederken benden daha beter yalnızları ve
durgunları oynadığını gördüğüm 1.90-95’lik hafif iri ama güzel yüzlü/gözlü,
tanışıp daha samimi olmak istediğim o tipin yanında buluverdim kendimi.
Eğleniyor musun tarzında hafif göz kırpışlarımla birlikte yüzünü gülümsettikten
sonra(e saldım orada da biraz, e ne de olsa sarhoşuz dimi anacım) baktım ekibin
gözü üzerimde. Ay resmen topaç gibi ortalarına aldılar beni :O aybenşok. Birkaç
dans figürümden sonra sıraya hep geçtik ortaya, tam dans sahneli club filmler
falan(ay o filmlerin adını hatırlayamadım taammıa) o ayardaydık. Bir ara
çocuğun biri kollarını açmış, yandan yandan bana dayıyordu. Hiç çekmedim
kendimi, tabi biraz daha ileri gidince kibarca ittim kendisini. Bir kere daha
aynı şey tekrarladıktan sonra yine aynı tepkimin üzerine artık vazgeçmişti.
Hayır gideri vardı ama o kadar değil. Benzer şekilde sürekli omzuma atlayan o
çocuğun bir tık altındaydı. Ama biraz abazan tipler gibi duruyorlardı ve ben
kendimi her zaman ağırdan sattığım için. Ahahahahah. Aynı zamanda doğumgünü
kızımızın çok değer verdiği, yine 1.90 ama daha fit bir arkadaş daha geldi. Ama
ne danslar ne hareketler, herkes onların fotoğrafını çekiyordu o anda. O
kadarını cidden anlatamam(ipucu kucak dansı). Çıkarken iki kız iki erkek
takılan bir grup dikkatimi çekti. İki kız öpüşüyordu ve beyler de bunun
fotoğrafını çekiyordu. Fakat beylerdeki homofobi o kadar ikiyüzlüydü ki
onlardan bir atraksiyon görmedim. Hadi len oradan dedim. Partiye gitmeden önce
de deri ceketli iki kızın birbirine aşk dolu sarılmasını görmüştüm. Zaten hep
kız kıza, el ele tipler görüp duruyorum şu sıralar.
Saat 2 gibi “ay
yeter” deyip başka bir mekana geçiyoruz. Ama bir kısım da dağılmak istedi çok
şiddetli bir şekilde. Kalabalık dağıldıktan sonra bizbize kaldığımıza ben “oyh”
dedim açıkçası. Kalanlarımız doğumgünü prensesi, fiziksel özellikli iki
erkeğimiz, ben, ev(onu da anlatcam)ini açan kız ve birlikte parti öncesi bira
içtiğimiz kız ile birlikte kaldık. Hadi artık dağılalım ile ya biraz daha
eğlenelim yaa arasında kaldık ve en sonunda ikinci şıkkı seçerek yolda “olaylar
olaylar” kafasında mekan aramaya koyulduk. Bu arada erkeklerimizden birisi çok
canlı, komedi bir tip idi. Yani tam parti adamı olmuş, dedim başından beri
nerdeydin sen? İstanbul ve geceler denince asıl olarak kafamda canlanan bir
mekana girdik sonunda. Ay bir club yüzü de gördüm ya(köyden de indim tabi
şehre), iyiyim yani, rahatım şimdi. Artık hiçbir şey batmıyor g*tüme/gözüme. Çok
güzel paralar bayıldıktan ve içkimizi aldıktan sonra kafaları artık iyice
s**meye başlamıştık. Şarkılar biraz tiz sesten çıkıyordu, şarkıcılar yeniden
çocuk olup da seslendiriyorlarmış gibi. Saatler geçmedi, sabahlar olmasın
istedik zaten o an. Ama nasıl yemişiz kafayı, esas kızımız bir güzel
striptizini de yaptıktan sonra(o değil de çok iyi fotoğraf yakalamış benim
arkadaş, ahahahah manyak gibi gülüyoruz orada, bir yerlerimizi yırtarak.
Anladınız onu siz) ben tabi o güzel yüzlü tipin yanına gittim. Barın üstüne(o
barmenlerin içkilerinizi verdiği masamsı yer) 4 dansçı çıktı. 2 GO-GO boys ve 2
dance-girls. O değil de, ben daha çok kızlara baktım, güzelliklerine bile imrendim
o anda(taş gibilerdi). Hey allahım ya. Neyse, adamlar ama çok yapay, kas yığını
gibi duruyorlardı. Biraz queer bir bar gibi geldi bana(bir ayrıntı daha var
çünkü) orası. Ama sadece kız koymamaları benim gözümde bir artı puan. Bir ara,
ortamların asıl çocuğu(uuuuvv) kolunu omzuma atmış dans ederken ben de ona
eşlik ediyordum. Biraz kontrollü, biraz da kaybetmiş gibiydim kendimi. Tabi
sarılmadım ama yanyana iyi bir dans ettik böyle baya bi. Hareketlerimdeki
estetik ile(bence) oradakilerin ağzının suyunu akıttım biraz. Tabi yaptığımız
bu dans tek hamlede sona ermedi. J
Sonra diğer çocuğa da biraz yamanmaya başladım böyle, ama ona ne yamulucam ben
sonra. Aaahahahahaha. Cidden gecenin birçok anısı silinmiş hafızamdan. Bir ara
dinlenmek için oturduğum striptiz masasının üstünden bizimkilerin üstüne
uçtuğumu hatırlıyorum. Ama hayır, striptiz yapmadım. Ama saçlarımı açtım. Hazır
ortam biraz tenhalaşıyorken geçtim orta bölgeye, yere dizlerimi çöküp kafamı
180 derece sallamaya başladım. O metrelerce uzanan saçım da benimle birlikte
sallanınca öldü bitti hepsi. Alkışlandığımı hatırlıyorum. Kiss babé. Ve
sahnemsi bir yere en son çıkan queer bir dansçı, eli ve koluyla heteroseksist
dünyalıların diliyle “oha ibne gibi” bir dans eyledi. Bence birsürü mesajı
vardı o dansların. Karşısında geçip, gözlerinin içine baka baka aynı
kıvırmaları/figürleri ben de yapmaya başladım. İçimde kalmadı en azından.
“Sabah ezanıyla
birlikte, hadi iyi sabahlar” dediler. Ve kafamız ambale bir biçimde attık
kendimizi sokaklara. Ay o saatte de ortalık deli kaynıyor ayol. Bir tanesinden
de zor kurtulduk iyi mi? Ortamların prensi(ahahahah) yanımızdan öylece
gittikten sonra kalanlarımız bir kaldırıma yığılmakla meşgul oldu. Ay kalkcaz kalkamıyoruz.
Hepimizin bir yeri çıkmış gibiydi. O dev gibi, aslan gibi, yanımızda kalan tek
erkeğimizin de aşırı içmesinden mütevellit kafayı bulması benim için bir
fırsattı ve öyle de oldu. Nasıl yani? Çantasını taşımayı teklif ettim
beyefendiye, tamam dedi çünkü çok kötü hissediyordu. Yanyana yürüdüğümüzde
ayakta yine duramayacak gibiydi. Ben bir hamle onun beline sarıldım. Gel dedim.
Ve geldi, o bütün vücuduyla beni sarıp sarmalarken, sarhoş sarhoş yürüdük. “Çooook
eğlendim ahahaha” diyordu. Ağzını yirim senin. İyice sarıldım orada, yasladım
başımı onun gögsüne mi göbeğine mi bir yerine işte. Sıcacıktı, üstüne giydiği
şey o kadar yumuşaktı ki, oracıkta uyuyabilirdim.
En son bir
taksiye yamulabildik. Evini açacak olan kızın tekliflerine dayanamadık(aslında
iyi de oldu, kuzum sağolsun ya). Neyse ki çok uzak değildi. Ve tam bir öğrenci
eviydi. Niyetim kalmak değil, ona yakın olmaktı. Ki o da gitmeyi seçti L e ben neden kalayım
ki? Biz ikimiz birlikte çıktık evden. E tabi gir-çık olaylarında “biz beylerin”
sesimizi biraz kısması gerekti. Ev sahibi durumları falan, e türkiye dediğin ne
ki? Hayallerini/gençliğini yaşayamamış, aşk hayatı olmamış, cinsel açlığı
bulunanlar bir şekilde ev sahibi oluyor. Ve intikam alır gibi bizlere baskı
kurmaktan da hiç çekinmiyorlar. Yazıklar olsun, kahrolsun kapitalizm.
Saat 8.30 da
kendimi yatağa atmanın pahası biçilemezdi. Hiç o kadar uykusuz kalmamıştım.
Fakat diğerlerinden daha farklı olarak, bu sefer eğlenmiştik J Hele ben, ama
gittiğimiz evde o kalsaydı aynı odada uyuyacaktık, evdeki evcil hayvana rağmen,
onunla da birlikte. Ve evet, sadece uyuyacaktık :D Ne sandınız? J
Düşündüm taşındım, halen anlam veremedim. Bu yazının neresinde kötü kızsın sen hı? Anlat hele bi. Ne güzel eğlenmişin lan :D:D Her zaman eğlenmen dileğiyle seni öpüyorum :D
YanıtlaSilTürkiye'nin %75'i de böyle düşünüyor zaten :) Okut bakalım 4 kişiye, 3'ü de benim kötü bir kız olduğumu düşünecektir. Ahahahah :D Toplumun yargı kalıplarına göre burada yazdığım herşey kötü kızlara aittir ;)
YanıtlaSilBen de seni öpüyom.