4 Aralık 2013 Çarşamba

Film Eleştiriyoz: Tamam Mıyız?


      Ah ah, gün geçmiyor ki, yine Tiffany'e rahat batmasın! Hani uğraşacak işi yok, böyle enerji patlaması yaşamış kafayı yer iken yeni bir seriye daha başlamak istedim. Sizin için izlediğim filmlerden bazı notlar alacağım ve yorumunu yapacağım. Tesadüf eseri izlediğim, izlediklerimden de hatırladıklarımı bir şekilde size, hani biraz da kültür şoku olsun diye anlatacağım. (Evet Allah beni bildiği gibi yapsın tamam.) Dikkat, bazen spoiler içerebilirim. Aman ha, okurken dikkat edin.

      Diğer Hadsizliklerim:



      Filmden çıktığımda dedim ki; "Ohaaaaa.. adam film yapmış!" Evet, daha önce bir Çağan Irmak filmi izlememiş olarak popüler kültüre olan başkaldırımı sona erdirmeye karar verdim ve en yakın fırsatta o filmi izleyeceğim dedim. Ve sabahki sıkıcı dersimden sonraki uzun aradan sonraki ders başlayınca(evet son anda söylerler) iptal olduğunu, ders yapılmayacağını söylediklerinde kesinlikle mutluluklardan mutluluk beğendim ve olduğu gibi sinemaya gittim.

      Film herkesin övdüğü, bir kesimin ise çekemediği bir film olarak kesinlikle izlemem gerektiğini düşündüm. Biletimi aldığım gibi, karnımın az da olsa acıkabileceğini farkettim. Uzun süredir yemediğim, aslında çok da özlemediğim çıtır tavuklardan bir menü alayım dedim(ki zaten yiyemedim de, resmen boğazımda kaldı, ıyyy ne o öyle yağlı yağlı, bir de o porsiyonlar çok geliyor bana). Neyse bari filmime gideyim derken sinemaya girdim, e tuvaletim geldi. Ve yine erkekler tuvaletine girdim -.- ama yalnızdım en azından, o kadar da koymadı bana en azından. Ayrıntılara takıldıktan sonra geçelim filme.

      Allahım ya, spontane ve özgür yaşayabilmek adına yalnız gittim filme, ay yine çok muhteşemim hahahah. Seksen beş dakika(abartmıyorum, ya da en azından bana öyle geldi) reklamdan sonra hele şükür film başladı. Çağan bey filmi Hakan Günday'a ithaf etmiş bu arada.

Neden acaba? Ayrıca bu kitap, filmde geniş bir yer kaplıyor.
      Popüler kültür'ün bilinçaltımıza işlemesi amacı nedeniyle kitabı alıp okumayacağım, bana bunun birşey katacağını düşünmüyorum. Tabi emeğe saygı yine de. O da bir ürün sonuçta.

      Konuya gelince, eşcinsel bir adamın(ki bu zamana kadar gelmiş feminen kalıplardan hiçbiri yoktu yani) babası tarafından reddedilmesi, annesinin onunla hala görüşmesi, bu çocuğun sorumsuzluğu ve erkek arkadaşının da onu terketmesi üzerine gördüğü rüyaların peşine düşmesini anlatıyor. Aras Bulut İynemli ve Deniz Celiloğlu'nun muhteşem performansı, biri fiziksel engelli diğeri de cinsel azınlık olması yönünden ötekileştirilen insanların birarada hayata sıkıca tutunması konusunda cidden çok hoşuma gitti. Sumru Yavrucuk ise hem iyi kalpli hem de zenginliğin getirdiği asilliği taşıyabilmiş bir kadın rolünde. Burada fazla spolier vermeyeceğim fakat Temmuz(Deniz Celiloğlu) çok hayalperest ve sürekli totem yapan(ve totem olayını başka bir yerinden anlayan, çok pardon ama) bir tip en başlarda.


      Eğer bu adamı burada görmemiş olsaydım filmi izlerken püü rezil şerefsiz adi adam seni diye kendimi tutamayıp sinema perdesini taşlayabilirdim. Ya bir insan bu kadar mı sahtekar ve p***** rolünü bu kadar iyi becerir. Hoş, aslında o Polat Alemdar'a daha çok yakışırdı ya, ahahahaha.

      Filmde bir sürü etkilendiğim sahne var, fakat favorilerim şöyle ki; "Temmuz'un İhsan'a kitap okurken İhsan'ın beni öldür demesi ve Temmuz'un verdiği tepki" "Temmuz'un İhsan'a tuvaletini yaptırırken kendinden ve eşcinsel kimlikten bahsetmesi, ardından İhsan'ın e ne var ki bunda ahaha demesi. Eşcinsel erkeklerin çektiği dertleri baya bir anlattı orada" "Mahallenin delikanlısı tarzında takılan gerizekalının Temmuz'un eşcinselliğini İhsan'ın babasına söylemesi ve orada sen nereden biliyon lan ehehe cevabını alması, akabinde kendi içinde barışamadığı eşcinsellikten ötürü gösterdiği homofobik tepki" ki aslında anlayan anlar öyle tiplerin de aslında bir eşcinsel olduğunu, ayrıca sonrasında o şerefsiz, Temmuz'un başına bir bela açmak için planını anlatıyor, işte oradaki anlattıkları aslında toplumumuzdaki LGBTİ bireylerin çok büyük bir yarası. Bu yüzden haklarımızı iade almalıyız işte. "Temmuz, İhsan'ıı öldürmeyecek ama en sonunda o çocuğun en büyük hayalini gerçekleştirecek, işte o sahnede çok enerji var, içindeki birikmiş nefreti orada bağırarak atıyor İhsan." film afişindeki söz de o sahneden geliyor işte "Sumru Yavrucuk'un İhsan'ın babası ve işbirlikçisini yakalattığı sahne, oradaki tehditkar konuşmalar falan"

      Bu DÜNYA'nın kralı benim! 

      Sosyal medyayı da, interneti de baya kullanmışlar yani. Facebook, twitter ve web'den vesaire hiç geri kalmamışlar :)
Sosyal Medyada Paylaşın:    Facebook Twitter Google+ Stumble Digg
 photo geri_zpsvjjlxydp.png  photo ileri_zpsmnpu8fzu.png

6 yorum:

  1. izlemeyecektim ama acaba izlesem mi dedim?

    YanıtlaSil
  2. o derece :) ama çok genel geçer hatlarıyla sundum burada. Yeterince spoiler vermişim zaten eheheh.

    YanıtlaSil
  3. Ben de izlemek istedim şimdi ama duramam ağlarım =))
    Ayrıca da sen niye boşsun bu kadar yaaa. Sinirlerim bozuluyo. Sen ne okuyon arkadaşım kandırdın değil mi beni? Ayh. Vala ilk otobüsle gelip orayı dağıtasım var.!

    YanıtlaSil
  4. sus sus nazar değdi be :D kaç gündür hiçbirşey yazamıyom kaç kere kaç gece de uyumadım hepsi sizler için. Boş değilim sadece boş anlar yaratıyorum heheheh :) ama bir yerden sonra benim de zembereğim boşalıyor.

    YanıtlaSil
  5. :D ama napıyım ya. Olamaz bu kadar zamanın o-l-a-m-a-z ahahaha
    Kıskançlıktan çatlatıyosun resmen..:)

    YanıtlaSil